İnsanlığın ana yurdu olan Mu, günümüzden yaklaşık 25.000 yıl kadar önce uygarlığın beşiği olan bir ülkeydi. Bugün Pasifik’in sularına gömülmüş olan bu büyük kıta, Albay James Churchward’ın hayat boyu süren araştırmalarıyla gündeme gelmiştir. Hint tapınaklarının mahzenlerinden Avustralya’ya, Sibirya’dan Güney Denizlerine kadar pek çok ülkeyi gezen Churchward, 1868’de İngiliz Ordusu subayı olarak Hindistan’da görev yaparken bir tapınak rahibiyle yakın dost olmuş ve ondan yüzyıllardır tapınak mahzenlerinde yatan çok eski tabletlerin nasıl tercüme edileceğini öğrenmiştir. Bu tabletler bizim uygarlığımızdan önce, çok muazzam bir uygarlığın doğduğunu, geliştiğini ve yok olduğunu söylemektedir: Bu, Mu Kıtası’dır.Churchward bu kitabında, araştırmalarına nasıl başladığını, dünyanın dört bir yanında Mu’nun izini nasıl sürdüğünü; kayıp parçaları nasıl bir araya getirdiğini ve zamanın gizemleri içerisinde kaybolmuş olan bu uygarlığın günümüz kültürleri ve dinleri üzerindeki etkilerini anlatıyor.
James Churchward’ın Mu üçlemesinin ikinci kitabı. İlki ”Kayıp kıta Mu’nun çocukları”. İkincisi ”MU”, yani bu kitap. Diğeri ise”Mu’nun kayıp sembolleri”. Ben bu kitabı alarak serimi tamamladım. Şunu söyleyebilirim ki harika bir eser. Albay Churchward harika bir araştırma yapmış. Bu efsaneyi duymayan kalmamalı. Arkeoloji ve tarih bilimlerinin cevap veremediği bir çok sorunun cevabını, bu kapsamlı araştırmada, tıpkı bir yap-bozun parçaları gibi bir araya getireceksiniz. Atatürk’ün de ilgisini çekmiş bir eserdir ve sırf bu eser için on iki kişilik bir çeviri komisyonu kurup hemen Türkçe’ye çevirttiği ve günlerce odasından çıkmadan bitirene kadar okuduğu söylenir.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
James Churchward’ın Mu üçlemesinin ikinci kitabı. İlki ”Kayıp kıta Mu’nun çocukları”. İkincisi ”MU”, yani bu kitap. Diğeri ise”Mu’nun kayıp sembolleri”. Ben bu kitabı alarak serimi tamamladım. Şunu söyleyebilirim ki harika bir eser. Albay Churchward harika bir araştırma yapmış. Bu efsaneyi duymayan kalmamalı. Arkeoloji ve tarih bilimlerinin cevap veremediği bir çok sorunun cevabını, bu kapsamlı araştırmada, tıpkı bir yap-bozun parçaları gibi bir araya getireceksiniz. Atatürk’ün de ilgisini çekmiş bir eserdir ve sırf bu eser için on iki kişilik bir çeviri komisyonu kurup hemen Türkçe’ye çevirttiği ve günlerce odasından çıkmadan bitirene kadar okuduğu söylenir.