Bertolt Brecht, Bay Keuner'in Öyküleri'ni ilk kez 1930 yılında, Berlin'de yayımlamaya başladı. Bu yayın, yaşamı boyunca sürdü. Bu öyküler, Brecht'in kendi dünya görüşünü, yaşamın türlü yansımalarına yedirerek dile getirdiği bir araç niteliğindedir. Brecht açısından bir tür "beyin cimnastiği" de sayılabilecek bu öyküler, meraklısına, Brecht'in düşünce dünyasının kapılarını açabilecek en değerli anahtarlardan biridir.
Öyküden ziyade kısa nüktelerden oluşan ironik bir eser. Brecht’i anlamak için güzel bir başlangıç olabilir. Özellikle “Köpek Balıkları İnsan Olsaydı” insanoğluna atılmış bir şamar gibidir.
Brecht in oykulerini ilk defa bu kitap da tanidim.Her oyku kendi icinde derin anlamlar barindiriyor.Iki satirdan oyku olurmu derseniz bu kitap da bulabilirsiniz.Bazi oykulari o kadar kisa ancak o iki satiri okuyunca kitabi birakip biraz dusunuyosunuz icindeki anlami yorumluyorsunuz yada bi oykusunu iki uc kere okumak gerekiyo ne demek istemis diye.Bana bu oykuleri okurken aynen boyle oldu.Bazi fikirlerine bende katildim ancak bazilarini yadirgadim.Degisik hikayeler tavsiye ediyorum.
Keuner’in öykülerinde bir Nasrettin Hoca fıkrası da var, evet, koku için para isteyenin paranın şıngırtısıyla yetinmesi gerektiği söylenen fıkra. Şaşırdım, garipsedim, yadırgadım.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Öyküden ziyade kısa nüktelerden oluşan ironik bir eser. Brecht’i anlamak için güzel bir başlangıç olabilir. Özellikle “Köpek Balıkları İnsan Olsaydı” insanoğluna atılmış bir şamar gibidir.
Çok kısa öyküler ama gerçekten usta işi. Okuduktan sonra tadı kalıyor.
küçük diyaloglar ile insanın epey bir düşünmesini sağlıyor beyin cimnastiği şeklinde.
Brecht in oykulerini ilk defa bu kitap da tanidim.Her oyku kendi icinde derin anlamlar barindiriyor.Iki satirdan oyku olurmu derseniz bu kitap da bulabilirsiniz.Bazi oykulari o kadar kisa ancak o iki satiri okuyunca kitabi birakip biraz dusunuyosunuz icindeki anlami yorumluyorsunuz yada bi oykusunu iki uc kere okumak gerekiyo ne demek istemis diye.Bana bu oykuleri okurken aynen boyle oldu.Bazi fikirlerine bende katildim ancak bazilarini yadirgadim.Degisik hikayeler tavsiye ediyorum.
Keuner’in öykülerinde bir Nasrettin Hoca fıkrası da var, evet, koku için para isteyenin paranın şıngırtısıyla yetinmesi gerektiği söylenen fıkra. Şaşırdım, garipsedim, yadırgadım.