“Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur. İşte buradayım ve yaşadığım krizlerin doğru bir tanımını yapmaya çalışıyorum, ama bulabildiğim tek şey imgeler.”O zamanlarda deyim yerindeyse “altın çağ”ını yaşayan modernist romanın dev eserleri arasına, 1936’da Romanya’nın küçük bir kasabasında yazılan bir roman daha katılır: Acil Gerçekdışılıkta Maceralar.Bu küçük hacimli başyapıtın yazarıysa “Ruhun belli derinliklerinde sıradan sözcüklerin hükmü yoktur,” diyen Max Blecher’dır.Romanda genç bir adam, “gerçekdışılıkta maceralar” olarak adlandırdığı zihinsel buhranlar yaşamaktadır. Öyle ki, bir süre sonra tüm dünya onun için tamamıyla bir “imgeler toplamı” haline gelir ve gerçekdışı, gerçekten daha gerçeğe dönüşür: Avrupa’yı esir alacak karabasanı bile, tıpkı bir kâhin gibi, tüm açıklığıyla görür. Yine de, genç adam için “gerçekdışılıkta maceralar”ı anlamlandırmak, adlandırmak kadar kolay olmayacaktır.Yatağa mahkûmiyetinin sekizinci yılında ve ölümünden iki yıl önce kaleme aldığı bu başyapıtıyla Max Blecher’ı Musil, Schulz, Kafka, Pessoa gibi büyük modernist yazarların katına çıkaran Acil Gerçekdışılıkta Maceralar, Herta Müller ile Andrei Codrescu’nun önsözleri ve Suat Kemal Angı’nın çevirisi ile ilk kez Türkçede.
Çamura batmış bir gencin, kendini evin tahta merdiveninde donmuş bir şekilde bulması, hemen ardından ise yağmur yağarken kırlarda koşturan bir çığlık olması. Tam manasıyla bir depersonalizasyon örneği. Keyifli okumalar.
Eğer bir kitaba aşık olabilseydim bu kitaba aşık olurdum. kısa bir hayattan geriye kalmış yaşama isteği her satırda insana dokunuyor eserden çok yazarın kısacık hayatı sarsıyor insanı.
Kitapta, bir dehanın olağanüstü duyarlılığını ve muhteşem betimlemelerini okuyoruz. Yazarın yaşam hikayesi de dikkate alındığında kesinlikle eşsiz ve sarsıcı bir metin olduğunu söyleyebilirim.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Çamura batmış bir gencin, kendini evin tahta merdiveninde donmuş bir şekilde bulması, hemen ardından ise yağmur yağarken kırlarda koşturan bir çığlık olması. Tam manasıyla bir depersonalizasyon örneği. Keyifli okumalar.
Eğer bir kitaba aşık olabilseydim bu kitaba aşık olurdum. kısa bir hayattan geriye kalmış yaşama isteği her satırda insana dokunuyor eserden çok yazarın kısacık hayatı sarsıyor insanı.
Biraz çaba gerektiren bir roman, yavaş yavaş okumak gerekiyor.
Akıcı değil, yarısında bırakmak zorunda kaldım
Kitapta, bir dehanın olağanüstü duyarlılığını ve muhteşem betimlemelerini okuyoruz. Yazarın yaşam hikayesi de dikkate alındığında kesinlikle eşsiz ve sarsıcı bir metin olduğunu söyleyebilirim.