Dragon Çayı hâlâ dört yıl önceki çaydı; bir parça kirlenmiş olması çok şey değiştirmemiş, onun bütün bir rüyâ olan yekpâre güzelliğini bozamamıştı. Salkım söğütlerin suda yıkanan akisleri, toprağa serin bir kuyu vehmi kazandı-ran koyu gölgeleri yerli yerinde duruyordu. Fakat her ikisini de ölümün sırrı çabuk ihtiyarlatmıştı. Çocukluk hâtıralarının arasında beli bükük ihtiyarlar gibi dolaştılar. Bir müddet sonra bu ızdıraba son vermek düşüncesiyle Nihân:“O zaman çok mu küçüktük?” diye sordu.Ahmed sorunun hedefini bulmakta güçlük çekti.“Belki... Küçüktük şüphesiz.”“Ne çok eğleniyorduk... Saatlerce bu suyun içinde, sığ yerlerde balıkların peşinde koşturmak, yoruluncaya kadar oynamak ne büyük zevkti."
Buralara yazılan yorumlar bizleri yönlendirmede oldukça etkili.Bu sebeple okumuş olduğumuz kitaplar hakkında az ya da çok demedem yorum yapmamız çok mühim. Ben yazarın okuduğum tüm kitaplarından ayrı ayrı keyif aldım. Bir kere anlatımı çok akıcı ve betimlemede üstüne yok.Olayı size adeta izlettirirSizin hayal gücünüzü zorlamanıza gerek kalmaz. Kitap heyecanlı ve duygusal bir kitap. Evet tavsiye ederim!
Elif Öğretmen, bir solukta okuduğum ender romanlardan. Başarılı tasvirleri, Anadolu insanını bütün sıcaklığı ile aksettirmesi, düşünce zenginliği ile çekip almıştı beni.
Ne zamandır yazarın ikinci bir kitabını okumak istiyordum ama ya Elif Öğretmen’in tadını bulamazsam endişesiyle de ağırdan alıyordum. Acaba yıllar önce yazdığı kitaplarında nasıldı, diye kendime daha fazla sormamak için Hiç Yaşanmamış Gibi’yi bir ikindi sonrasının yorgunluğu içinde elime aldım.
Aynı kişiyle karşı karşıya idim, daha genç, daha merhametsiz ama kesinlikle aynı kişi. Muntazam başlayıp biten cümleler, mekân ve ânı yaşatan tasvirler, keskin hükümler ve hep o genç insandan haber veren mahcub çekingenlik. Zaten o çekingenliktir ki hikâyeyi hüsrana sürüklemiş.
Elif Öğretmen mutlu sonla bitmişti, Hiç Yaşanmamış Gibi hüsranla bitiyor. Ama son satırına gelinceye kadar kitap hep devam edecek hissiyle okuyorsunuz. Açıkçası otuz yıldır devamı yazılmayı bekleyen bir hikâye gibi. Keşke yazılsa!
Gergerli hemşehrimiz Türkiye’nin en derin yazarlarından Hüseyin Yılmaz abinin bu enfes romanını az evvel bitirdim. Konusu, üslubu ve kısaca herşeyi ile mükemmel bir kitab.
Hüseyin abi, kendisine münhasır o has üslubu ile okuyucu romandaki o hayatın içinde gezdiriyor. Ahmed’in Orhan’la beraber Bursa’da başlayan hikâyesi, azimleri ve en önemlisi hakikat arayışları beni çok etkiledi. Yazarımız okurlara bu kitabta şu mesajı veriyor: Dünyada yaşadığınız ve karşılaştığınız her hadise sizin hakikat arayışında bir adım götürecek bir potansiyele sahip. Ahmed’in yazarlık aşkı, Nihan’ın gönlündeki yansımalar ve hiç görmediği babasını arayan Orhan belki de hiç farkında olmadan hayatımıza bir değer katıyor. Ben büyük bir keyif alarak okudum ve size de tavsiye ediyorum.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Buralara yazılan yorumlar bizleri yönlendirmede oldukça etkili.Bu sebeple okumuş olduğumuz kitaplar hakkında az ya da çok demedem yorum yapmamız çok mühim. Ben yazarın okuduğum tüm kitaplarından ayrı ayrı keyif aldım. Bir kere anlatımı çok akıcı ve betimlemede üstüne yok.Olayı size adeta izlettirirSizin hayal gücünüzü zorlamanıza gerek kalmaz. Kitap heyecanlı ve duygusal bir kitap. Evet tavsiye ederim!
Elif Öğretmen, bir solukta okuduğum ender romanlardan. Başarılı tasvirleri, Anadolu insanını bütün sıcaklığı ile aksettirmesi, düşünce zenginliği ile çekip almıştı beni.
Ne zamandır yazarın ikinci bir kitabını okumak istiyordum ama ya Elif Öğretmen’in tadını bulamazsam endişesiyle de ağırdan alıyordum. Acaba yıllar önce yazdığı kitaplarında nasıldı, diye kendime daha fazla sormamak için Hiç Yaşanmamış Gibi’yi bir ikindi sonrasının yorgunluğu içinde elime aldım.
Aynı kişiyle karşı karşıya idim, daha genç, daha merhametsiz ama kesinlikle aynı kişi. Muntazam başlayıp biten cümleler, mekân ve ânı yaşatan tasvirler, keskin hükümler ve hep o genç insandan haber veren mahcub çekingenlik. Zaten o çekingenliktir ki hikâyeyi hüsrana sürüklemiş.
Elif Öğretmen mutlu sonla bitmişti, Hiç Yaşanmamış Gibi hüsranla bitiyor. Ama son satırına gelinceye kadar kitap hep devam edecek hissiyle okuyorsunuz. Açıkçası otuz yıldır devamı yazılmayı bekleyen bir hikâye gibi. Keşke yazılsa!
HÜSEYİN YILMAZ – HİÇ YAŞANMAMIŞ GİBİ
Gergerli hemşehrimiz Türkiye’nin en derin yazarlarından Hüseyin Yılmaz abinin bu enfes romanını az evvel bitirdim. Konusu, üslubu ve kısaca herşeyi ile mükemmel bir kitab.
Hüseyin abi, kendisine münhasır o has üslubu ile okuyucu romandaki o hayatın içinde gezdiriyor. Ahmed’in Orhan’la beraber Bursa’da başlayan hikâyesi, azimleri ve en önemlisi hakikat arayışları beni çok etkiledi. Yazarımız okurlara bu kitabta şu mesajı veriyor: Dünyada yaşadığınız ve karşılaştığınız her hadise sizin hakikat arayışında bir adım götürecek bir potansiyele sahip. Ahmed’in yazarlık aşkı, Nihan’ın gönlündeki yansımalar ve hiç görmediği babasını arayan Orhan belki de hiç farkında olmadan hayatımıza bir değer katıyor. Ben büyük bir keyif alarak okudum ve size de tavsiye ediyorum.