İhanet ne makam dinler, ne rütbe... Paşadan şair-i azama, özetle zenginden yoksula kadar uzanan aldatma, kim bilir bir yerde kişileri de eşitliyor.Ölümü ve sürgünü hiçe sayıp, “başında kavak yelleri estiğinde” fermanı dinlemeyen nice yürekli vardır. Ama yüreklerini dinleyip, ferman dinlemediklerinden ölmüşlerdir.Şehzade Burhanettin’den Ahmet Mithat Efendi’ye, Şair Nigar Hanım’dan Abdülhak Hamid Bey’e, Beyoğlu Gülü Kamelya’dan Nurettin Paşa’ya uzanan ve galiba çoğunlukla hicran dolu ihanet sayfaları vardır. Şimdi sararmış sayfaları çevirebiliriz...Sayfalarını açtığımız bu konu sadece bize mahsus değildir.Dünyanın dört bir yanında kim olursa olsun, aşkın bu kasırga tarafına yakalanıyor. Sari bir hastalık ya da müthiş bir virüs ama kimse “bana mısın” demiyor.Henore de Balzac’tan Frida’ya, Charles Dickens’tan Edith Piaf’a kadar bu ihanet kasırgası sürüp gidiyor.Gerçekten Aşk içinde hep ihaneti barındırır mı? Aşkın sıcak alevleri, ihanetin günahlı yüzüyle hep iç içe midir?Kısacası; Ne seninle ne de sensiz mi?
Kitap Yorumları - (0 Yorum)