Çok etkilendiğimi belirtmeliyim. Alim AKCA gerçekten de bir tahkiyeci ve romancı. Dili kullanma biçimi, muhayyilesi, kurgu yeteneği harikulade.Sadık YALSIZUÇANLAR “İnsan bazı bazı bir ağaçtır; yürüyüşü o kadar ağırdır ki hareket ettiğini göremezsin. Bazı bazı bir ceylan boynudur aslan ağzında; kanından dolayı onu sevemezsin. Bazen bir ev olur insan, içi kalabalıklar ve yalnızlıklarla dolup boşalır. Bir gün ateş olmuştur, yakar. Bir cami temelindeki manastır taşıdır. Bir gün bakmışsın bir gemidir, uzaklara giden… Yanan, esen, ışıyandır insan. Dünyada görünen ne varsa insandır…” Edebiyat literatüründe iz bırakacak özgün bir eseri Mevsimler Kitap olarak kıymetli okurlarımıza sunmaktan dolayı mutluyuz.
Öncelikle bir dönem romanı ve yazarın tarihe, dönem insanının yaşantısına, kültürüne, istanbul’un o gününe, havasına oldukça hâkim oluşu ve okura da bu ambiyansı hissettirmedeki mahareti bile okurken insanı hayrete gark etmeye yetiyor. (“Fehmi” gibi biri olmadığına göre) müellif; okuyunca şunu anlıyoruz ki -günümüz popüler yazarları gibi- sadece tahayyül kabiliyeti ve yazma gücüne güvenmekle yetinmemiş. Dönemin sosyolojik atmosferini teneffüs edip kitabına taşıyabilmek için bolca okumuş, iyi de etmiş; Allah razı olsun.
Kör bir çocuğun annesini -Leyla’yı ararken- Mevla’yı bulma yollarına girişi, Esma’nın renkleri, çarpıcı detaylar, hayran bırakan varsayımlar, hayrete düşüren ajitasyondan sıyrılmış, süslemelerden damıtılmış gerçek acılar, ince nükteler ve çok farklı bir anlatıcısı ve sayamadığım birçok şey ile dolu dolu üç yüz bilmem kaç sayfa şahane bir eser.+++
“Bütün güzelliklere erilir ama göze erişilmez, diye düşündü İhsan Efendi. Gözün güneş gibi olduğunu, gıdasının doyurmayacağını, insanı kurutacağını, sonunda yakacağını anladı.”
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Ben çok beğendim. Değişik tarzda bir anlatıma sahip.
Çok etkileyici sürükleyici ve sürprizlerle dolu edebiyat yönü güçlü bir kitap olmuş çok beğendim. Tebrikler.
Öncelikle bir dönem romanı ve yazarın tarihe, dönem insanının yaşantısına, kültürüne, istanbul’un o gününe, havasına oldukça hâkim oluşu ve okura da bu ambiyansı hissettirmedeki mahareti bile okurken insanı hayrete gark etmeye yetiyor. (“Fehmi” gibi biri olmadığına göre) müellif; okuyunca şunu anlıyoruz ki -günümüz popüler yazarları gibi- sadece tahayyül kabiliyeti ve yazma gücüne güvenmekle yetinmemiş. Dönemin sosyolojik atmosferini teneffüs edip kitabına taşıyabilmek için bolca okumuş, iyi de etmiş; Allah razı olsun.
Kör bir çocuğun annesini -Leyla’yı ararken- Mevla’yı bulma yollarına girişi, Esma’nın renkleri, çarpıcı detaylar, hayran bırakan varsayımlar, hayrete düşüren ajitasyondan sıyrılmış, süslemelerden damıtılmış gerçek acılar, ince nükteler ve çok farklı bir anlatıcısı ve sayamadığım birçok şey ile dolu dolu üç yüz bilmem kaç sayfa şahane bir eser.+++
Günümüz romanlarından farklı ve kaliteli
“Bütün güzelliklere erilir ama göze erişilmez, diye düşündü İhsan Efendi. Gözün güneş gibi olduğunu, gıdasının doyurmayacağını, insanı kurutacağını, sonunda yakacağını anladı.”