Her büyük medeniyet ölçü koymuş. Dilde, imarda, zevkte, sokakta, evde, hasılı, hayatta ölçü koymuş. Belki de bu ölçü, güzel ve arif insanların uğraşları sonucu, uzun yüzyıllar boyu çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkmış. Ama nasıl olursa olsun; zevk, medeniyetimizin tarihini bir şekilde, boydan boya kat etmektedir.Bütün büyük geleneklerde vardır bu. Bir Tao ressamının, pür doğaçlama olan işini yaparken bile fırçasının titiz ölçüsüne riayet ettiğini biliriz. Amerikalı bir halk şarkısının, belli bir ölçü üzere ilerleyip gittiğini hemen fark ederiz. Bir Japon’un kısa şiiri, sözü gerektiği kadar uzatmaktan ibarettir sanki. Diyebiliriz ki zevk, yüzyıllar boyunca ölçüyü geliştirir ve bir altın orana ulaştığında klasikleşir. Biz ona kısaca “güzel” deriz. Deriz ama, o “güzel”in uzun ve meşakkatli bir geçmişi, bir hayatı da vardır. Oraya pek bakmayız.Dil ve şiir söz konusu olduğunda, yukarıdaki mantık yine geçerlidir. Özellikle şiirin güzelliği, onun ölçülü zarafetinden geliyor olsa gerektir. Bütün güzellikler gibi dilin ve şiirin güzelliği de fazlalıkları dışarıda bırakmaklığıyla inşa olunur. İçinde barındırdığı derin anlamları sezdirme gücüyle kalıcı olur.Bizim güzel ve büyük uygarlığımızın dil zevki ve şiiri için söylenecek sözlerin başında bu mesele gelir herhalde. Çünkü ölçüyü bizler her şeyden önce inancımızdan, kadim geleneğimizden ve irfanımızdan devşirdik.Eskilerin altınoluklarından bu günlere kadar gelen şiir ve hikmet geleneğimiz, bu günkü kaotik yaşama biçimimiz için ciddi ve güçlü bir uyarı olsa gerek. Zira, BİLGELİKLER DİVANI’nı okuyunca sizler de göreceksiniz; milli zevkimizin büyük yazarları, şairleri ve hakimleri, bu gün neredeyse anlayamayacağımız inceliklerle işlemişler zamanlarının algısını. Teğel teğel ördükleri incelikler, fikirler ve duygular, bu gün artık hayatımızda olmayan, olamayan güzelliklerdir.BİLGELİKLER DİVANI derlemesinin, yüzyıllar öncesinden getirdiği hoş kokuyu ne kadar özlemiştik! İnceliklerle dolu bu kitap. Hikmetle dolu. Gözyaşıyla dolu. Yürekle dolu. Sevinçle dolu. Hasılı, insanla ve onun serencamıyla dolu.Burada yer alan mısralar ve beyitler, Türk düşünce edebiyatının klasikleşmiş büyük ariflerinin, şair ve âşıklarının cümlelerinden oluşuyor. Eminiz ki her cümlenin derdi çekilmiş. Kim bilir hangi harlı fırınlarda pişmiş bu şair yürekleri. Kim bilir hangi çetin sınanmalardan kalmış yürek terleri bunlar.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Hikmet ve tasavvufi beyitlerin, mısraların toplandığı güzel bir antoloji. Alın