Kitaplarının 12 Eylül sonrasında Türkiye'de yayımlanmasına politik nedenlerle izin vermeyen J, Mario Simmel, belli bir yaştaki Türk okurunun hasret kaldığı, belli bir yaş altındaki okurların ise tanışma fırsatı bulamadıkları bir yazar. Soğuk Savaş dönemi casus romanlarının bu bir numaralı yazarı, yıllar sonra Everest Yayınları'nda Türk okurlarıyla bir kez daha buluşuyor.Bırakın Yaşasınlar, Simmel'in yine Soğuk Savaş döneminde, nükleer silahlanma kâbusu altındaki dünyayı ele aldığı romanlarından biri. Nükleer silahlanmanın veher an bir tehdit olarak kendini hissettiren olası bir dünya savaşının baskısını üstünde hisseden bir toplumun dünyasını anlatırken, bir yandan bir aşk öyküsünü, diğer yandan da Almanya'da o zamanlardan başlayarak yükselmekte olan yabancı düşmanlığını dile getiriyor.Bırakın Yaşasınlar, düşen bir uçaktan kurtulan tek kişi olan Parisli avukatın yepyeni bir kimlik, yepyeni bir yaşam ararken, kendini eski dünyanın açmazlarıyla nasıl da çevrelenmiş bulduğunun öyküsü,,."Köşe başındaki dükkândan sigara almaya gideceğim diye evinden çıkıp da bir daha geri dönmeyen adamın hikâyesini mutlaka duymuşsundur, canım benim. Böyle evini terk edip kaybolan on binlerce insan var her yıl Amerika'da ve Avrupa'da... O güne dek yaşadıkları hayattan nefret ettikleri için her şeyin üzerine bir sünger çekiyorlar."
kitabın tanıtım yazısında soğuk savaşın ve Almanya’da başlayan yabancı düşmanlığının bir aşk öyküsüyle anlatıldığı bildirilmiş; evet aşk üçgeni ekseninde tüm bunlar var ama suya sabuna trit şeklinde cereyan ediyor.soğuk savaş ortamında yaşanan destansı bir aşkı okumayı beklerken ne yazık ki kendi açımdan hüsrana uğradım.en azından o gerilimi biraz hissetmek isterdim ama tek düşündüğüm kitabı bir an bitirmek oldu.yazar aşkıda olduğu gibi bu konularıda çok sığ biçimde anlatmış.ben kendi adıma tavsiye etmiyorum.
İçinde aşkın,zekanın,polisiyenin de bulunduğu ,hüzünlü bir sonra sahip olmasının yanında yaşanmış bir olayı konu alan, okunması gereken güzel bir kitap.
Simmel “sürükleyici” tanimini hak eden tek kitabi “Papaz Her Zaman Pilav Yemez” den sonra bazi eserlerinde yogun duygu naklini becerse de sürükleyici sifatini bir daha kazanamadi, ama her kitabi da okunabilir düzeyden asagi hic inmedi. Yazarin uslubunu sevenler icin rahatca okunan bir kitap “Birakin Yasasinlar”, daha fazlasini isteyenler “Ask dedigin laftir”, “Tanri Sevenleri Korur”, “Hepimiz Kardes Olacagiz” gibi yazarin eski eserlerine yönelmeli…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
kitabın tanıtım yazısında soğuk savaşın ve Almanya’da başlayan yabancı düşmanlığının bir aşk öyküsüyle anlatıldığı bildirilmiş; evet aşk üçgeni ekseninde tüm bunlar var ama suya sabuna trit şeklinde cereyan ediyor.soğuk savaş ortamında yaşanan destansı bir aşkı okumayı beklerken ne yazık ki kendi açımdan hüsrana uğradım.en azından o gerilimi biraz hissetmek isterdim ama tek düşündüğüm kitabı bir an bitirmek oldu.yazar aşkıda olduğu gibi bu konularıda çok sığ biçimde anlatmış.ben kendi adıma tavsiye etmiyorum.
İçinde aşkın,zekanın,polisiyenin de bulunduğu ,hüzünlü bir sonra sahip olmasının yanında yaşanmış bir olayı konu alan, okunması gereken güzel bir kitap.
Sürükleyici bir aşk ve polisiye romanı.Kurgusu,sürükleyici kişi ve sürpriz sonu ile övgüyü hak ediyor.Polisiye romanları sevenlere öneririm…
Simmel “sürükleyici” tanimini hak eden tek kitabi “Papaz Her Zaman Pilav Yemez” den sonra bazi eserlerinde yogun duygu naklini becerse de sürükleyici sifatini bir daha kazanamadi, ama her kitabi da okunabilir düzeyden asagi hic inmedi. Yazarin uslubunu sevenler icin rahatca okunan bir kitap “Birakin Yasasinlar”, daha fazlasini isteyenler “Ask dedigin laftir”, “Tanri Sevenleri Korur”, “Hepimiz Kardes Olacagiz” gibi yazarin eski eserlerine yönelmeli…
Mario Simmelin en güzel kitaplarından biri. Tekrar basılmasına çok sevindim. Tavsiye ederim.