Zweig, ırkçı cinnete kapılmış felakete sürüklenen Avrupa’dan kaçıp sığındığı Brezilya’da ütopik bir cennet bulmuştu. Uçsuz bucaksız verimli toprakları, sonsuz kaynakları, muhteşem doğası ve barındırdığı potansiyelle; kaygısız ve dost canlısı halkıyla Brezilya onu büyülemişti. Farklı ırkların barış içinde bir arada yaşadığı ve geleceğe umutla bakabildiği bu çok renkli düş ülkesi, o sırada kaosa teslim olmuş Avrupa ile tam bir tezat içindeydi. Zweig’ın Brezilya’ya ilanıaşkı, farklı tepkiler aldı. Yabancı bir yazarın coşkulu övgüsü Brezilya halkını sevindirirken, kitap bir yandan da ülkenin gerçekleriyle bağdaşmadığı ve siyasi iklimini yansıtmadığı gerekçesiyle eleştirilere hedef oldu. Petrópolis’teki evinde eşiyle birlikte inzivaya çekilen Zweig, dostlarından ayrı düşmüş, sürgündeki diğer Avrupalı entelektüellerle mektuplaşması savaş nedeniyle sekteye uğrayınca daha da yalnızlaşmıştı. Onu asıl kahreden, sadece anayurdundan değil yapıtlarını verdiği anadilinden de sürgün edilmiş olmasıydı. Brezilya, 22 Şubat 1942’de yaşamlarına son veren Zweig çiftinin son durağı oldu.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Dönem brezilyasının anlatıldığı bir eser. Ülkenin tarihini, ticaretini ve büyük şehirlerinin yapısını detaylı bir şekilde öğrenebilirsiniz.
Stefan zweig’in betimlemeleri incelerde biraz daha kendini okutuyor ama bunda zorlamnadım değil
Zweig ‘ in okumakta en zorlandığım kitabı.Fakat Brezilya Kuruluşunu Tarihini bir göz gezdirmek isterseniz bu kitaba bakmanız yeterli olur.
Stefan Zweig kitapları her zaman güzel vakit geçirmenizi sağlayan hikayelerle dolu.
Zweig’in en güzel eserlerinden biri.