Gönlünde aşk tohumunun çatlaması ve yeşerip kendisini göstermesi çok da kolay olmadı. Hep uygun bir zemin aradı. Yağmur bekledi, güneş bekledi, muhabbet bekledi. Sordu, sorguladı…Kulağı "İnsan benim sırrım, ben de onun sırrıyım." sözünü duyalı, içine yöneldi: -Ben kimim, siz kimsiniz, nereden gelip nereye gidiyorsunuz? Biz nereye gidiyoruz?Sanki elli bin senelik yoldan gelen bir yolcuydu da yeni uyanıyordu. Darmadağınıktı, dökülüyordu, yorgundu. Eline bir Yûnus aldı ve "Ey bizim gönül kuşumuzu Ankâ’ya döndüren Hümâ’mız! Sen hangi Kâf'ın hükümranısın? Gel bir kere de bizim gönül tahtımıza kurul!" niyâzıyla okumaya başladı:Dervîş bilir dervîşiHak yoluna durmuşuDervîşler hümâ kuşuÇaylak ve baykuş değil…*
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Derviş bilir Dervişi…işte bu kitap yazarla yazında tanıştığım bu kitap müthiş…
Dervişdir hüma kuşummmm.. şahane