Ey Gece Kapını Üstüme Kapat, değerli yazarımız Oktay Akbalın 13'üncü öyküler kitabı oluyor. Ahmet Muhip Dranasın bir dizesini bu kitabına ad olarak seçen yazar, 1983'te üç aylık hapis cezasını çektiği günlerde yazdı bu uzun öyküyü. Ey Gece Kapını Üstüme Kapat, dar bir yere kapatılmış bir insanın bunalımlarını, anımsamalarını, tedirginliklerini, iç hesaplaşmalarını, duygulanmalarını şiirli bir dille yansıtmaktadır...
Ne mutlu ki bizlere, bu topraklarda yaşayanlara! Oktay Akbal gibi yazarı olanlara! Akbal’ı okuyun demek biz okurlara düşmez elbette.Yazarın kullandığı dil, bugün bile Türkçe’nin en güzel yönlerini ortaya sermektedir. Kelimeler anlam bütünlüğünü sağlarken, okuduğunuz her sözcük zihninizden yüreğinize damıtılmış hüzün tanecikleri oluveriyor. Kapalı kapılar ardında kalan insanın içinde bulunduğu psikolojik gerilimi ve ruh halini aktarırken ne bir abartıya kaçılıyor ne de yapmacıklığa. Her şey olduğu gibi ve sanki Akbal karşınızda size tüm bunları anlatıveriyormuş gibi…Edebiyatın güçlü bir kalemde nelere kadir olduğunun belgesidir, Akbal.
Hep hüzünlü, hep buruk bir yanı var Oktay Akbal’ın bunuda yazdığı mısralarda açık açık gösteriyor. Akbal’ı okurken sanki yanınızda birileri ya da okuduğunuz satırlardan iç çekişleri duyuluyor… Hüzünler… Buruk sevinçler… Okumak gerçekten güzel şey…
Bu siteye ilk defa giriyorum. En sevdiğim yazardır Oktay Akbal ama pek bulunmaz kitapları, pek tanımaz insanlar (Tanıyan çoğunluğun yeri ayrı tabi ki) Hiç unutmuyorum ortaokul son sınıftayım ve okumayıd a hiç sevmiyorum. EEE öyle bir sıkıyor ki koca ders kitapları insanı o dönem kitap görmek istemiyorsun. Nitekim “cin ali”den sonra hiç okumamıştım. Bir gün dayım bana Oktay Akbal’ın bu kitabını verdi. İlk sayfası hala ezberimde; ” Derken bir küfür, küfürleşme. Sübyan koğuşundan. Kim bu insancıklar, kimlerin çocukları? Burdan iyi birer yurttaş olarak mı çıkıcaklar? Kim inanıyor buna? Dört duvar arasına kapatmak mı çözüm… “Akbal bir dönem hapise girmiş ve bu kitabında orada geçirdiği günlerini anlatmış. Daha doğrusu oradaki geçmeyen günlerini anılarını hayallerini dökmüş bu kitaba. Defalarca okudum. Birçok kitabını aldım yaklaşık oniki kitabı var bende. Hepsi güzel ama bu kitabını zaman geçtikçe defalarca okudum. Tıpkı onun dediği gibi ” Nasıl güzel bir kadın bir kez sevilmekle yetinilmezse iyi bir kitap da bir kez okumakla yetinilmemeli, defalarca okunmalı…” Akbal harika bir yazar kitaplarında herşeyi bulabilirsiniz ama sıradanlığı asla. En son milliyette köşe yazıları çıkıyordu ordan takip ediyordum onu. Ama şimdi hiçbir fikrim yok yaşadığını bile bilmiyorum. Keşke bulabilsem de gidip elini öpsem… Eğer bu devirde hala duygularınızı kaybetmediyseniz bir de size “Hiroşimalar Olmasın”ı tavsiye ederim. (Gerçi listede yer verilmemiş ama kesinlikle okumaya değer…)
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Ne mutlu ki bizlere, bu topraklarda yaşayanlara! Oktay Akbal gibi yazarı olanlara! Akbal’ı okuyun demek biz okurlara düşmez elbette.Yazarın kullandığı dil, bugün bile Türkçe’nin en güzel yönlerini ortaya sermektedir. Kelimeler anlam bütünlüğünü sağlarken, okuduğunuz her sözcük zihninizden yüreğinize damıtılmış hüzün tanecikleri oluveriyor. Kapalı kapılar ardında kalan insanın içinde bulunduğu psikolojik gerilimi ve ruh halini aktarırken ne bir abartıya kaçılıyor ne de yapmacıklığa. Her şey olduğu gibi ve sanki Akbal karşınızda size tüm bunları anlatıveriyormuş gibi…Edebiyatın güçlü bir kalemde nelere kadir olduğunun belgesidir, Akbal.
Hep hüzünlü, hep buruk bir yanı var Oktay Akbal’ın bunuda yazdığı mısralarda açık açık gösteriyor. Akbal’ı okurken sanki yanınızda birileri ya da okuduğunuz satırlardan iç çekişleri duyuluyor… Hüzünler… Buruk sevinçler… Okumak gerçekten güzel şey…
Bu siteye ilk defa giriyorum. En sevdiğim yazardır Oktay Akbal ama pek bulunmaz kitapları, pek tanımaz insanlar (Tanıyan çoğunluğun yeri ayrı tabi ki) Hiç unutmuyorum ortaokul son sınıftayım ve okumayıd a hiç sevmiyorum. EEE öyle bir sıkıyor ki koca ders kitapları insanı o dönem kitap görmek istemiyorsun. Nitekim “cin ali”den sonra hiç okumamıştım. Bir gün dayım bana Oktay Akbal’ın bu kitabını verdi. İlk sayfası hala ezberimde; ” Derken bir küfür, küfürleşme. Sübyan koğuşundan. Kim bu insancıklar, kimlerin çocukları? Burdan iyi birer yurttaş olarak mı çıkıcaklar? Kim inanıyor buna? Dört duvar arasına kapatmak mı çözüm… “Akbal bir dönem hapise girmiş ve bu kitabında orada geçirdiği günlerini anlatmış. Daha doğrusu oradaki geçmeyen günlerini anılarını hayallerini dökmüş bu kitaba. Defalarca okudum. Birçok kitabını aldım yaklaşık oniki kitabı var bende. Hepsi güzel ama bu kitabını zaman geçtikçe defalarca okudum. Tıpkı onun dediği gibi ” Nasıl güzel bir kadın bir kez sevilmekle yetinilmezse iyi bir kitap da bir kez okumakla yetinilmemeli, defalarca okunmalı…” Akbal harika bir yazar kitaplarında herşeyi bulabilirsiniz ama sıradanlığı asla. En son milliyette köşe yazıları çıkıyordu ordan takip ediyordum onu. Ama şimdi hiçbir fikrim yok yaşadığını bile bilmiyorum. Keşke bulabilsem de gidip elini öpsem… Eğer bu devirde hala duygularınızı kaybetmediyseniz bir de size “Hiroşimalar Olmasın”ı tavsiye ederim. (Gerçi listede yer verilmemiş ama kesinlikle okumaya değer…)