Bütün olan bitenleri ve gelecekte olacakları değiştirebilecek gücün olsaydı ilk neyi değiştirirdin? Kendini mi yoksa başkalarını mı? Cevap verirken cesur ol! Başına gelenlerden sen mi sorumlusun yoksa başkaları mı? Kimseye göstermek istemediğin bir yüzün var biliyorum. Benim de var. Carl Jung kendimize sakladığımız bu karanlığa ‘Gölge arketipi’ diyor. Kendi içimizdeki çatışmayı ve bastırılmış kişiliğimizi temsil eden, aydınlığa çıkmasını istemediğimiz, herkesten saklamak için çaba sarf ettiğimiz karanlık tarafımız… Gölgemizi baskılayıp görmezden geldikçe, içimizdeki karanlık o kadar yıkıcı ve tehlikeli bir hal alıyor. Kendimizi görmezden geldikçe bir yabancıya dönüşüyoruz ve bunun farkına bile varmıyoruz. Ne yazık ki hayal ettiğin ve olmak istediğin kişi değilsin. Ben de değilim. Hiçbirimiz değiliz. Şimdi tekrar soruyorum. Bütün olan biteni ve gelecekte olacakları değiştirebilecek gücün olsaydı ilk neyi değiştirirdin? Sen düşünürken ben cevap vereyim. Hiçbir şeyi. Çünkü henüz gölgemle yüzleşecek cesaretim yok. Önce hiç peşimi bırakmayan karanlığımın adını koymam lazım. Kim olduğumu, neden dünyada olduğumu bulmam lazım. Sen de cevap verirken acele etme. Çünkü gölgenin adını koymak için önce içindeki seni kabul edecek cesaretin olması gerekir.
Kaan Baylem, cinayet büro amiri olarak ekibiyle seri katilin izini sürmektedir. Resim ve mektuplar maillerle geliyor. İlki Kerim Fırat denen adam. Katil önce resmini, bir hafta gibi bir süre içinde de ölmeyi hakettiğini anlatan, maktulün ağzından yazdığı mektubu gönderiyor. Dört ay içinde üç cinayet… Dördüncüsü eli kulağında…
Seri cinayetlerde maktullerin tek ortak yönü, başkasına zarar veriyor olmalarıydı. Birisi kendince bunları cezalandırmak istemiş ama seçimlerde bir istikrar yok. Yani tecavüzcüleri ve çocuk katillerini cezalandırmıyor. Gayet akıcı, olay örgüsü güzel, okuması keyifli bir polisiye kitap.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
İlk kitabında yazarın kalemini çok sevmiştim. Bu kitapta da aynen kurgusunun sağlamlığı ile benden yine tam not aldı. Polisiye bir roman.
Kaan Baylem, cinayet büro amiri olarak ekibiyle seri katilin izini sürmektedir. Resim ve mektuplar maillerle geliyor. İlki Kerim Fırat denen adam. Katil önce resmini, bir hafta gibi bir süre içinde de ölmeyi hakettiğini anlatan, maktulün ağzından yazdığı mektubu gönderiyor. Dört ay içinde üç cinayet… Dördüncüsü eli kulağında…
Seri cinayetlerde maktullerin tek ortak yönü, başkasına zarar veriyor olmalarıydı. Birisi kendince bunları cezalandırmak istemiş ama seçimlerde bir istikrar yok. Yani tecavüzcüleri ve çocuk katillerini cezalandırmıyor. Gayet akıcı, olay örgüsü güzel, okuması keyifli bir polisiye kitap.