Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Güz Gelmeden

Kategori: Edebiyat Yazar: Selçuk Baran Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Güz Gelmeden

  • Yayın Tarihi: 19.02.2019
  • ISBN: 9789753638500
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 243
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 22 cm
Tanıtım Bülteni
"Yeryüzünde büyük insanlar var: Peygamberler, başkomutanlar, vatan kurtaranlar, insanlığa hizmet eden bilim adamları... Küçük insanlar da var: Fener bekçisi Affan gibi. Ama hepsi yataklarını kazarlarken, amaçlarına ulaşırken aynı emeği harcarlar. Tıpkı büyük ırmaklarla, küçükçaylar gibi. Hepsi de sonunda denize ulaşırlar."Güz Gelmeden, 4 Kasım 1999'da aramızdan ayrılan Selçuk Baran'ın çekmecesinde bulunan son romanı. Baran, bu romanında Yeşilçay'da, küçük bir çayın denize kavuştuğu bir sahil kasabasında yaşayan, oradan yolu geçen, birbirleriyle karşılaşan küçük insanları anlatıyor.
Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Güz GelmedenPDF10.09 MB İndir
Güz GelmedenEPUB11.27 MB İndir
Güz GelmedenMOBI8.90 MB İndir
Güz GelmedenODF9.49 MB İndir
Güz GelmedenDJVU11.87 MB İndir
Güz GelmedenRAR7.71 MB İndir
Güz GelmedenZIP7.12 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Güz GelmedenPDF10.09 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar: Tamamı Ücretsiz 10 Kitap

Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Belki de Sevemedik - 1PDF6.23 MB İndir
Belki de Sevemedik - 2PDF5.80 MB İndir
Belki de Sevemedik - 3PDF6.10 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 1PDF5.10 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 2PDF5.50 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 3PDF5.80 MB İndir
Bir Yudum AşkPDF4.75 MB İndir
Dua Gibi SevPDF5.40 MB İndir
Sessizlik Artık SensizlikPDF5.90 MB İndir
Yüreğin Yorgunluk GörmesinPDF5.65 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Baran’ın temel izleği aslında; karakterlerin geride bıraktıklarıyla yüzleşmesi. Yüzleşememesi. Bir yarayı kanırtmak gibidir. Huzursuzluk. Deniz kıyısında güneşin batışını izlerken varlığınızın altında ezilmenize yol açar. Mercek değişti, dünyayı daha koyu görüyorsunuz. Kurtulamıyorsunuz. Tanrının bin bir gölgesi olan renkleri karıştırdınız, hangisiyle mutlu oluyordunuz, hangisi güneşin batmasıydı, sizi diğerlerinden ayıran renginiz hangisiydi? Soldunuz. Kapaktaki feneri görüyorsunuz, ışığını ayırt edemezseniz… Belki de gitmek iyi bir fikir değildir. Bavulunuzda çözemediğiniz mevzularla gittiğiniz her yer aynı.
Kocaeli’nin Karadeniz kıyısında bir sahil kasabası: Yeşilçay. Zengin bir adam, komünist oğlu ve ölen annenin ardından kardeşine karşı annelik görevini üstlenmiş kızı. Bir adet yaşamını geride bırakmaya çalışan avukat. Bir adet aşık olunacak kız, kızın moderniteyle gelenek arasında sıkışmış annesi. Fenerde yaşayan bir akıl hocası. Aşık olunacak kızın ansızın gelen ülkücü kuzeni. Minicik bir kasabada kesişen hayatların birbirini yıkışını göreceğiz. Bir parça umut da var; bazıları kaçışlarına son verebiliyor ama bedelini ödedikten sonra. Geçmiş şöyle dolu dolu göğüsleyemedikten sonra… Geçmiş meydan okunacak bir şey değildir.
Suat nam avukat amcamız Bir Solgun Adam’ın ta kendisi olabilir diye düşündüm, farklı çocuklarla ve eşle. Kitap okuyacak, yaşamaya çalışacak bolca zamanı var. Sol görüşlü öğrencilerin fahri avukatı ne için mücadele ettiğini düşünecek ve sonuçta her şeyi bırakıp Yeşilçay’a yerleşecek. Sessiz, sakin bir yer. İnsanın olduğu yerde böyle bir şey mümkünse.
Erol. Zengin adamın oğlu. İstanbul’a denizcilik okumaya gittikten iki sene sonra çökmüş bir halde dönmesi, babasını çok üzse de ablası tarafından anlayışla karşılanıyor. Hücre evlerinde geçirilen iki yıl avukatınki gibi yılgınlıkla sona ermiyor. Bomba yol açıyor her şeye. Ülkücülerin uğrak yeri olan bir kahveye atılan bomba. Erol’un kafasında derin bir uğultu. Kopmuş kollar, bacaklar. Aklına her geldiğinde bayılıyor Erol, travmadan kurtulamayacak gibi geliyor. Yeşilçay’da, geride bıraktığı can dostundan da uzaklaşmış, eski yakınlıkları yok. Bir kızı seviyor o da, istiyorlar. Mutlu sonun aslında mutlu son olmadığını fark ediyor Erol, sahip olacağı şeyleri gerçekten isteyip istemediğini düşünmek zorunda, anlamak zorunda ama pek zamanı da olmuyor açıkçası; Yusuf’la karşılaşıyor.
Yusuf, ülkücü kardeşimiz. Avukatı ve Erol’u tanır tanımaz onlardan nefret ediyor ama saldırıya geçmemesi gerek; cinayetle sonuçlanan eylemlerinden sonra örgüt tarafından gizlenmesi için gönderilmiş. Bir gece evinin önünde bekleyen adamlardan kaçmak için saklandığı fabrikada birini öldürmeye karar verene kadar saldırıya geçmiyor. Yukarıdakilerden biri veya bahsetmediğim diğerleri için kötü bir son. Bu bölüm atlanmış, sadece karşılaşmaları anlatılıyor ve ölümün ardına geçiliyor. Metnin süreğen zaman algısı bozulur gibi oluyor burada, olumsuz eleştiri olarak bir tek bunu söyleyebilirim.
Birkaç kişi daha, dediğim gibi. Bazı hayaller yıkık, bazıları yeni yeni oluşuyor. Küçük kasabanın insanlık halleri. Küçük kasabalar sayın okurlar, oraların insanlarını anlarsanız doğasını anlarsınız. Geçmişini anlarsınız. Yeşilçay’ın hırçın denizi ve durağan ormanı arasına sıkışmış insanlarında her şeyi bulabilirsiniz. Hepsi Hepsi Hayat Nasıl Olsa demiş Zardanadam. Elbet.


dün başladım neredeyse yarısına geldim. hikayesi ve yazımını beğendim.


Samimi, keyifli bir öykü. Okumanızı öneririm.


tavsiye üzerine aldığım ve merakla okumayı beklediğim bir eser


Çok güzel bir yazar keşfettim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*