Hangi Atatürk, hemen her gün gözden geçirdiğimiz, hemen her gün bir başka boyutunu bulup ortaya çıkarmaya çalıştığımız, tarihin hemen her gün yeni bir yorumuna konu olan bu başlığı, hep kırkıncı odayı açan bir yazarın yarına yönelik kaleminden, üzerinde mutlaka durulması gereken saptamalar içinde veriyor.
Asıl Atatürk devrimi, ne şapka giymiş olmamızdadır; ne Latin harfleriyle yazmamızda; hani o Büyük Millet Meclisi’nin duvarında kocaman yazılı olan söz vardır ya, ondadır işte: “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusundur”. İşte bu, yönetimin teokratik olmaktan çıkıp demokratik, giderek laik ve liberal olması yok mudur, Mustafa Kemal Paşa’nın öncülük ettiği devrim budurAtatürkçü olmak onu anlamakla başlar ve sonra onu yaşamakla sürer gider… onu anlamak için de bu kitabı okumak gerekir…saygılar
Kitaptaki bazı yabancı sözcükler(komprador burjuvazisi gibi) kitabın akıcılığını etkilemiş ama kitabın gerçekçiliğini etkileyememiş.Gerçek bir Atatürkçü kitabı.Attila İlhan bu kitabında da bize Atatürkçülüğü öğretiyor.Kitaptan anladığımız üzere Attila İlhan bir dönem Atatürk hakkında hiçbir şey bilmiyormuş.Daha sonra Fransa’da bir kafeteryada ona zenci bir Fransız “sizin orada bir adam vardı, kimdi o?adı neydi?” diye sorunca Attila İlhan kendini Atatürk’e atamış adeta.Başlayış o başlayış…(KIZILSUNGUR)
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Asıl Atatürk devrimi, ne şapka giymiş olmamızdadır; ne Latin harfleriyle yazmamızda; hani o Büyük Millet Meclisi’nin duvarında kocaman yazılı olan söz vardır ya, ondadır işte: “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusundur”. İşte bu, yönetimin teokratik olmaktan çıkıp demokratik, giderek laik ve liberal olması yok mudur, Mustafa Kemal Paşa’nın öncülük ettiği devrim budurAtatürkçü olmak onu anlamakla başlar ve sonra onu yaşamakla sürer gider… onu anlamak için de bu kitabı okumak gerekir…saygılar
Kitaptaki bazı yabancı sözcükler(komprador burjuvazisi gibi) kitabın akıcılığını etkilemiş ama kitabın gerçekçiliğini etkileyememiş.Gerçek bir Atatürkçü kitabı.Attila İlhan bu kitabında da bize Atatürkçülüğü öğretiyor.Kitaptan anladığımız üzere Attila İlhan bir dönem Atatürk hakkında hiçbir şey bilmiyormuş.Daha sonra Fransa’da bir kafeteryada ona zenci bir Fransız “sizin orada bir adam vardı, kimdi o?adı neydi?” diye sorunca Attila İlhan kendini Atatürk’e atamış adeta.Başlayış o başlayış…(KIZILSUNGUR)