Unutulmuş birer birer... Kim okuyabilmiştir Makber’i Hamiyet Yüceses gibi? Ya kim o incesaza ruh bahşedebilmiştir Tamburi Cemil Bey kadar? Peki ya o güzelim bazı parçaların güftesini sevdiğimiz hale kimler getirmiştir? Bu güfteleri besteleyenler, söyleyenler kimlerdir? Ya Selahattin Pınar üstat Bir Bahar Akşamı’nı bestelerken nereden ilham almıştır? Bu ve benzer soruların cevabını müziğin çok yetkin kişileri anlatmaya, yazmaya bir ömür verdiler ve müziğin çeşitli bölümlerde incelenmesi bu ömrü verenlerin özveriye dayalı meşakkatli yolculukları ile ortaya çıktı. Türkiye İdil Biret’i, Suna Kan’ı ve daha nicelerini gördü. Sanatında ve toplumsal bakışında en hızlı adımlarla koşan ve asla ödün vermeyen nice yıldızlar geldi geçti. Hafız Burhan’ı, Dede Efendi’yi ve dünyanın en büyük caz sanatçılarından biri sayılan Muvaffak Falay gibi yıldızları bilen Türkiye, şimdi yeni yeni yıldızlar üretiyor. Çıkması ile kaybolması arasında büyük zamanlar olmayan “kayan yıldızlar” bunlar... Peki Abdullah Yüce, Piç Osman, Seyyan Hanım, Sevinç Tevs, Âşık Mahsuni, Malatyalı Fahri veya Celal İnce ne olacak? Ressam, şair, bestekâr, desinatör ve ses sanatçısı gibi bütün kültür niteliklerine sahip olan Zeki Müren mi star örneği, yoksa tombaladan çıkanlar mı? Gazeteci-yazar Ergun Hiçyılmaz sınıflandırılmış bir güldeste olan “Hayatın Şarkı Söylediği Yıllar” ile sizlere eşsiz bir “musiki” ziyafeti sunarken aynı zamanda şimdiye dek fazlasıyla ihmal edilmiş olan bir boşluğu dolduruyor. Ve bu eşsiz çalışmayı şu sözlerle taçlandırıyor: “Biz dinlemekle hürmetimizi göstermeye çalışıyoruz. Müziğin gerekli sınıflara ayrılması ve bu yönde ele alınması üstatların işi. Çünkü biz adabına göre dinleyenlerdeniz.”
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
müzikle ve hikayeleriyle ilgileniyorsanız sepete ekleyin derim!