Pek çok sıfatı ve unvânı olan Türk-İslâm yaşayışının, oldukça yaygın isimlerinden biri, “kitap ve kalem medeniyeti”dir . “Kitapsız” olmayı, sâdece “kâfirlik” şeklinde anlamayan Türk idrâki, o zelîl ve hakîr vaziyeti, insanlıktan çıkmak şeklinde görmüştür. Kitap üzerine edilen yeminler, başka bir senet veyâ hüccete ihtiyaç duyurmayacak ciddîyette muhâtap bulmuşlardır. Başta Süleymâniye Kütüphânesi olmak üzere, Dünyâ’nın en zengin el yazması koleksiyonlarını elinde bulunduran Türk diyârları, değişik zamânlarda kitap yakma sahnelerini de, içi sızlayarak seyretmiştir. Bursa, bu kategorideki şehir güzellerimizdendir ve Ankara Muhârebesi’nin ardından sökün eden hüzün günlerinde, Ulu Câmi önündeki meydânda yakılan devlet arşivini ve cânım kitapları, gözlerinden akan iri yaş damlaları ile seyretme bahtsızlığına uğramıştır. Timur mahreçli bu kitap katl-i âmı, değişik muhîtlerde, Bursa’dan önce de yaşanmıştı. Bağdad, Sivas, Maraş, bu vesîle ile akla gelen ilk şehir isimleri.“Okuma” ameliyesi ile “kitap” arasında kurduğumuz kuvvetli bağa rağmen, “Milenyum Çağı”na çok okuyan bir haslet taşıyamadık. Okuma işini, okul çerçevesine hapsedip tribüne çıktık. Hâlbuki, nice onulmaz derdimize yazılacak isâbetli reçete, o sırt çevirdiğimiz ve hafife aldığımız “okuma” hünerinde idi. Kur’ân’ın ilk nâzil olan cümlesinin de “oku!” hitâbıyla başlaması, anılan meziyetin yüceliğini arttırıyor.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)