Hüzün ve Dehşet Tarihi 20’nci Yüzyıl Türkiye’sinin
Yayın Tarihi: 06.04.2006
ISBN: 9789756186206
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 220
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
Şunca yüzyıldır üzerinde bulunduğumuz bu topraklarda tamı tamına 27 millet yaşadı. Bizler Anadolu'nun 28'inci sahibiyiz. Böyle bir örneğe hiçbir coğrafyada rastlayamazsınız. Bizden evvelki 27 millet niye battı, neden gömüldü?Etrafınız fırdolayı memleket. Siz ortada, hükümdar olmak zorundasınız. Sakın unutmayın ve az ötenize bakıverin. 28'inci mezar, uyuşukları bekliyor...
Türkiya Gazetesindeki köşesinden de yıllardır takip ettiğim yazar, yirminci yüzyıl Türkiyesinin fotoğrafını olaylar ışığında çekmeye çalışmış. Ülkemizin ve milletimizin ne badireler atlattığını, ne tür oyun ve entrikalarla karşı karşıya kaldığını öyle bir anlatıyor ki, insanın içini zaman zaman sıkıntı basıyor. Ancak, geçmişte yaşananlardan ders alınması bakımından tarihe not düşme şeklinde de görebiliriz.
Yazar, 20. yüzyılın Türkiye ve Türkler için talihsiz bir dönem olduğunu düşünerek, ders almaya yönelik olayları anlatıyor. Şöyle bir oh! diyecek zamanı bulamadığımız asır olarak görüyor 20. yüzyılı. Bu yüzyılda nerelerden geçtiğimizi, hangi badireleri atlattığımızı, başımıza hangi çorapların örüldüğünü özellikle gençlere ders olması bakımından bir hikaye akıcılığında anlatmış. Türkiye Gazetesi’ndeki yazılarını da yıllarca okuduğum Gürbüz Azak’ın, son derece akıcı bir dille yazılan bu eserini biraz hüzünlü ama ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
kitabı okuyunca insan çok şaşırıyor. Bunların hepsi bu topraklar da mı yaşadı, bu insanlar mı gördü. Kitapta hüzün ve dehşetin yanısıra gönüllere su serpen dirayetler de var. Mesela, çanakkale, istiklal harbi ve mustafa kemal atatürk gibi. uzun yıllar gazetecilik yapmış, çok yönlü bir sanatçı olan yazar, kitabıyla gelecek nesillere ışık tutuyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Hüzün ve Dehşet Tarihi 20.yüzyıla projeksiyon tutan bir eser. Pek çok yaşanmış çarpıcı tarihi gerçekleri güzel bir üslupla anlatıyor.
20. asrı Türklük açısından değerlendiren yazarımızın bu kitabını bir solukta, merakla ve bazen de dehşete düşerek okuyacaksınız.
Türkiya Gazetesindeki köşesinden de yıllardır takip ettiğim yazar, yirminci yüzyıl Türkiyesinin fotoğrafını olaylar ışığında çekmeye çalışmış. Ülkemizin ve milletimizin ne badireler atlattığını, ne tür oyun ve entrikalarla karşı karşıya kaldığını öyle bir anlatıyor ki, insanın içini zaman zaman sıkıntı basıyor. Ancak, geçmişte yaşananlardan ders alınması bakımından tarihe not düşme şeklinde de görebiliriz.
Yazar, 20. yüzyılın Türkiye ve Türkler için talihsiz bir dönem olduğunu düşünerek, ders almaya yönelik olayları anlatıyor. Şöyle bir oh! diyecek zamanı bulamadığımız asır olarak görüyor 20. yüzyılı. Bu yüzyılda nerelerden geçtiğimizi, hangi badireleri atlattığımızı, başımıza hangi çorapların örüldüğünü özellikle gençlere ders olması bakımından bir hikaye akıcılığında anlatmış. Türkiye Gazetesi’ndeki yazılarını da yıllarca okuduğum Gürbüz Azak’ın, son derece akıcı bir dille yazılan bu eserini biraz hüzünlü ama ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
kitabı okuyunca insan çok şaşırıyor. Bunların hepsi bu topraklar da mı yaşadı, bu insanlar mı gördü. Kitapta hüzün ve dehşetin yanısıra gönüllere su serpen dirayetler de var. Mesela, çanakkale, istiklal harbi ve mustafa kemal atatürk gibi. uzun yıllar gazetecilik yapmış, çok yönlü bir sanatçı olan yazar, kitabıyla gelecek nesillere ışık tutuyor.