Recep Şentürk’ün ilk çalışması olan bu kitap, modern Batı toplumunda sosyolojinin üstlendiği vazifeyi Müslüman Türk toplumunda bir toplumsal bilim olarak fıkhın gördüğünü dile getiriyor; fıkıh ile sosyoloji arasındaki farkın epistemolojik ve metodolojik düzlemlerde derinlemesine bir analizini sunuyor. Türk modernleşmesinin önemli bir uğrağı olan İkinci Meşrutiyet döneminde Ziya Gökalp ve İzmirli İsmail Hakkı gibi düşünürlerimizin katıldığı “İçtimai Usûl-i Fıkıh” tartışmasının temel metinlerini de içeren kitap ayrıca sosyolojinin iki İslam ülkesi Türkiye ve Mısır’daki serüvenlerini karşılaştırmalı olarak inceliyor.
Recep hoca alanında yetkin bir akademisyendir.Kitabın başlangıç aşaması çok güzel. İslam medeniyeti ile batı medeniyetinin temel farkını izah eden ardından fıkhın medeniyetimiz açısından önemi anlatan ilerleyen süreçte fıkhın nasıl modern ilimler tarafından işgal edildiğini anlatan güzel bir eser. Fakat kitabın son kısımlarından tercüme edilen makaleler pek ilginizi çekmeyebilir. İla nihaye tavsiye edilir.
Modernleşme sonunda doğuda alim ve sufinin ve de fıkhın giderek yerine seküler sosyal bilimin akademisyenin ve aydının geleceği düşünülmüş ancak dördü de kalmıştır. Bu durum çeşitli sorunlara sebep olmuşsa da aslında bir zenginlik kaynağı da olmuştur. Kitap bu süreci Mısır ve Türkiye bazında inceliyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Modernleşme sürecini sosyoloji, fıkıh usulü üzerinden okuyarak dönemin tartışmalarını açığa çıkartan bir çalışma. Şentürk Hoca ile tanışma vakti.
Recep hoca alanında yetkin bir akademisyendir.Kitabın başlangıç aşaması çok güzel. İslam medeniyeti ile batı medeniyetinin temel farkını izah eden ardından fıkhın medeniyetimiz açısından önemi anlatan ilerleyen süreçte fıkhın nasıl modern ilimler tarafından işgal edildiğini anlatan güzel bir eser. Fakat kitabın son kısımlarından tercüme edilen makaleler pek ilginizi çekmeyebilir. İla nihaye tavsiye edilir.
sosyoloji alanında kariyer yapmış Recep Şentürk hocamızın dikkate alınması gereken güzel tespitler bulunduran bir kitabı.
İnsan var olduğu sürece modernleşmenin de devam edeceğini anlatan ve modernleşmenin altında yatan sosyal olayları inceleyen güzel bir kitap.
Modernleşme sonunda doğuda alim ve sufinin ve de fıkhın giderek yerine seküler sosyal bilimin akademisyenin ve aydının geleceği düşünülmüş ancak dördü de kalmıştır. Bu durum çeşitli sorunlara sebep olmuşsa da aslında bir zenginlik kaynağı da olmuştur. Kitap bu süreci Mısır ve Türkiye bazında inceliyor.