... Oysa bugüne kadar çok şey söylendi, çok araştırmalar yapıldı. Buna rağmen hâlâ işlenmemiş, ham bir çöl arazisi gibidir.
Susuzluğu kolay kolay geçeceğe de benzemez. Sulandıkça fazlasını istiyor, su içtikçe susuzluğu artıyor. İdeallerdeki değişim gerçekleşmediği sürece bunun böyle olması doğaldır. Kaldı ki değişime olan ihtiyaç da gün be gün artmaktadır. Bu talebe paralel olarak İslam alemine egemen siyasal rejimlerin dışa bağımlılığı her zamankinden daha çok artmakta, iç çekişmeler, bünyesel zaaflar çoğalmakta, bilimsel ve teknolojik geri kalmışlık daha belirginleşmekte, yani çöküş hızlanmaktadır. Dünya düzeyinde bir zulüm süreci göze çarpmaktadır. Ekonomik, politik ve militarist evrensel zulmün şiddetini arttırmış olması bu çöküşün en somut göstergesidir.
Dünya ahlak alanında ve değerler dünyasında uçuruma doğru yuvarlanmaktadır. Doğa ve çevre tehlikeli biiçimde tahrip edilmekte, dünya gün be gün insan, hayvan ve bitkiler için yaşanmaz hale gelmektedir.
Avrupa’nın Müslüman dünyaya girişi, askeri ve ekonomik hegemonya kurması 19.yydan itibaren İslam dünyasında yaşanan tartışmaların temeli oldu. Müslümanlar Avrupa-Batı karşısındaki yenilgiye karşı İslami bir kimlik oluşturma çabasıyla karşılık vermeye çalıştılar. Ama bu açıklamacı ve savunmacı bir söylemle sonuçlandı. Bu kitapta da benzer bir endişe hakim. İnanç olarak İslam’ın böyle bir savunmaya hiç de ihtiyacı yok
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Avrupa’nın Müslüman dünyaya girişi, askeri ve ekonomik hegemonya kurması 19.yydan itibaren İslam dünyasında yaşanan tartışmaların temeli oldu. Müslümanlar Avrupa-Batı karşısındaki yenilgiye karşı İslami bir kimlik oluşturma çabasıyla karşılık vermeye çalıştılar. Ama bu açıklamacı ve savunmacı bir söylemle sonuçlandı. Bu kitapta da benzer bir endişe hakim. İnanç olarak İslam’ın böyle bir savunmaya hiç de ihtiyacı yok