"Her şeyden önce, liberalizm politik bir doktrindir. Dolayısıyla liberallik de ahlaki değil politik bir duruştur. Bu demektir ki, liberalizmin normatif önermeleri esas itibariyle politik alana yöneliktir, kişilerin ahlaki tercihleri hakkında zorunlu olarak bir yön belirtmez. Liberalizm insanlara hayatı nasıl yaşamaları gerektiğini söylemez, onlara sadece bir "toplum" olarak bir arada yaşamak istiyorlarsa bunun nasıl bir genel çerçeve içinde olması gerektiğine ilişkin öneriler sunar. Liberalizmin önerdiği çerçeve pozitif amaçlardan ziyade mümkün olduğunca usuli esaslara dayanan, bir hayli gevşek bir siyasal birliktir. Bu siyasal birliğin yapı taşlarını şöyle özetleyebiliriz: anayasal devlet ve hukukun üstünlüğü, bireysel özgürlük ve insan hakları, sınırlı ve tarafsız devlet, kuvvetlerin yatay ve dikey ayrılığı, piyasa ekonomisi."Bu kitap Anayasa hukuku ve siyaset teorisi alanındaki eserleriyle tanınan Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'ın son 7-8 yıl içerisindeki kısa yazılarından yapılan bir derlemedir. Bunların hemen hemen tamamı daha önce çeşitli gazetelerde yayımlanmıştır. Okuyunca göreceksiniz ki, burada bir araya getirilen yazılar ilk bakışta daınık gibi görünseler de, "Liberalizm, Demokrasi ve türkiye Modeli" genel başlığı altında sistematik hale getirilmeleri hiç de yanlış olmamıştır.Kitap aynı zamanda son yılların Türkiye siyasetinin eleştirel bir anlatımı olarak da okunabilir. Bunu ülkemizin son dönem siyasi gündeminin liberal perspektiften kaleme alınmış bir "seyir defteri" olarak görebilirsiniz. Bu dönemde Türkiye'nin siyasi gündeminde yer alıp da bu "seyir defteri"ne girmemiş olan hemen hemen hiçbir konu veya sorun yoktur.
Bugün Türkiye’de demokrasinin yarım-yamalak olmasının ana nedeni bir devlet ideolojisinin varlığıdır. İlgili sorunları biraz sabır gösterip sıralarsak: Türkiye’de demokratik siyasal sürecin sık sık kesintiye uğratılmasının, parlamento ve hükümetin daimi bir gözetim, hatta vesayet altında tutulmasının, silahlı kuvvetlerin parlamento tarafından bile denetlenememesinin, bazı temel siyasetlerin devletin mahfuz alanı sayılıp demokratik karar-alma ve denetim mekanizmalarından muaf tutulabilmesinin, kamu hizmetine ve siyasete giriş hakkı bakımından yurttaşlar arasında ayrım yapılmasının, kimi yurttaşların veya yurttaş gruplarının kendilerini ikinci sınıf olarak hissetmelerinin, hukukun bir güvenceler sistemi olmaktan çıkıp devletin bir “ideolojik aygıtı” ve kişilere “had bildirme” aracı haline dönüşmesinin, yargının bağımsız ve tarafsız olmamasının, insan hakları ihlallerinin “vak’-yi adiye” haline gelmesinin.
Ülkemizin sayılı liberal aydınlarından biri olan yazarın değişik zamanlarda farklı yayın organlarında yayımlanmış yazılarının yedi ana başlık halinde toplanmasından oluşan bu eser okudukça ufkunuzu açacaktır.Tavsiye ederim.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Bugün Türkiye’de demokrasinin yarım-yamalak olmasının ana nedeni bir devlet ideolojisinin varlığıdır. İlgili sorunları biraz sabır gösterip sıralarsak: Türkiye’de demokratik siyasal sürecin sık sık kesintiye uğratılmasının, parlamento ve hükümetin daimi bir gözetim, hatta vesayet altında tutulmasının, silahlı kuvvetlerin parlamento tarafından bile denetlenememesinin, bazı temel siyasetlerin devletin mahfuz alanı sayılıp demokratik karar-alma ve denetim mekanizmalarından muaf tutulabilmesinin, kamu hizmetine ve siyasete giriş hakkı bakımından yurttaşlar arasında ayrım yapılmasının, kimi yurttaşların veya yurttaş gruplarının kendilerini ikinci sınıf olarak hissetmelerinin, hukukun bir güvenceler sistemi olmaktan çıkıp devletin bir “ideolojik aygıtı” ve kişilere “had bildirme” aracı haline dönüşmesinin, yargının bağımsız ve tarafsız olmamasının, insan hakları ihlallerinin “vak’-yi adiye” haline gelmesinin.
Farklı konular üzerine kısa kısa yazılar mevcut.
Ülkemizin sayılı liberal aydınlarından biri olan yazarın değişik zamanlarda farklı yayın organlarında yayımlanmış yazılarının yedi ana başlık halinde toplanmasından oluşan bu eser okudukça ufkunuzu açacaktır.Tavsiye ederim.