PTT'nin kablolu yayınlara başlamasından ve TRT vericilerinin PTT'ye devredilmesinden kısa bir süre sonra, 1989 Martında Özal şöyle demişti: "Televizyonu 15-16 kanala çıkaracağım PTT vasıtasıyla... Ondan sonra kanallar açık artırmayla yurtdışından da gelsin... Kim daha çok parayı bastırırsa o alır.... Yayını PTT'de bırakmak lazım... Teknoloji değişiyor."Yıl 2001... Yayın yetkisi belki PTT'de kalmadı, ama TRT'nin gerilemesi, kanal sayısının artması, parayı bastıranın TV kanalı alması, yurtdışı sermayenin televizyon alanına yatırım yapması ve teknolojinin değişmesi, Özal'ın öngördüğü gibi Türkiye'de televizyon yayıncılığın başlıca özelliklikleri arasına girdi. 1994'te çıkan yasaya rağmen bu niteliklerde bir değişiklik olmadı; hatta nicelik, teknoloji ve mali kaynak üzerindeki vurgu ile yasaya uymazlık pekişti.Temel eksenini bu özelliklere ilişkin tartışmaların oluşturduğu bu derlemede, yayıncılıkla ilgili başlıca politika konuları değerlendiriliyor. Ayrıca "erotik" yayınlar ve spor (özellikle futbol) yayınlarına da özel bir bölüm ayrılıyor.Medya Politikaları, başta iletişim ve siyaset alanları olmak üzere insan ve toplum bilimcilerinde öğrenim gören bütün öğrencilere olduğu kadar, "sadece izleyici ve tüketici" kalmaktan ve sayılmaktan bıkan bütün televizyon izleyicilerine de sesleniyor.
TÜRKİYE'DE BİR İLK: TAMAMEN YASAL ÜCRETSİZ PDF KİTAP ARŞİVİ
%100 Yasal • Hızlı Erişim • Telifsiz Eserler
Türkiye’nin tamamen yasal ve ücretsiz e-kitap kütüphanesi; roman, deneme, kişisel gelişim gibi pek çok kategorideki eseri tek çatı altında sunar. Kitapları doğrudan tarayıcınızda çevrimiçi okuyabilir veya tek tıkla PDF formatında indirerek çevrimdışı keyfini çıkarabilirsiniz. "Popüler", "En Çok İndirilenler" ve "Yeni Eklenenler" sekmeleri ile zengin kategori-yazar listeleri, aradığınız başlığa saniyeler içinde ulaşmanızı kolaylaştırır. Opsiyonel kayıt/giriş sistemi ise okuma geçmişinizi saklar ve favori eserlerinize hızlı erişim sunar.
PTT’nin kablolu yayına başlamasından ve TRT vericilerinin PTT’ye devredilmesinden kısa bir süre sonra, 1989 martında Özal şöyle demişti: “Televizyonu 15-16 kanala çıkaracağım PTT vasıtasıyla… Ondan sonra kanallar açık artırmayla yurtdışından da gelsin… Kim daha çok parayı bastırırsa o alır… Yayını PTT’de bırakmak lazım… Teknoloji değişiyor.” Yayın yetkisi belki PTT’de kalmadı, ama TRT’nin gerilemesi, kanal sayısının artması, parayı bastıranın TV kanalı alması, yurtdışı sermayenin televizyon alanına yatırım yapması ve teknolojinin değişmesi, Özal’ın öngördüğü gibi Türkiye’de televizyon yayıncılığının başlıca özellikleri arasına girdi. ‘Medya Politikaları’, başta iletişim ve siyaset olmak üzere insan ve toplum bilimlerinde öğrenim gören bütün öğrencilere olduğu kadar, ‘sadece izleyici ve tüketici’ sayılmaktan bıkan bütün televizyon izleyicilerine de hitap ediyor.
Medya politikasıyla ilgili olarak son 20 yıldır yapılan bütün çalışmalar gibi bu kitapta yer alan bütün yazılar da ciddi bir “hız” ya da “eskime” sorunuyla karşı karşıya. Öyle ki, elektronik medyayla ilgili gelişmelerde neredeyse hergün bir değişiklikle karşılaşmak olasıdır. Oysa ki, bir kitabın hazırlanması, basılması ve dağıtıma çıkmasında aylar hatta birkaç yıla ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de medya politikası üzerine özellikle televizyon yayıncılığı alanındaki düzenleme konularının ele alınışıyla başlatılmak istenen tartışma ne yazık ki amacına ulaşamaıştır. Her alanda olduğu gibi bu konuda da ülkemizde derin bir sessizlik hakimdir. Herşeye rağmen bu çalışma başta iletişim, siyaset, sosyoloji ve hukuk alanları olmak üzere toplumbilimlerde eğitim gören öğrencilere kaynak olabilecek bir eserdir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
PTT’nin kablolu yayına başlamasından ve TRT vericilerinin PTT’ye devredilmesinden kısa bir süre sonra, 1989 martında Özal şöyle demişti: “Televizyonu 15-16 kanala çıkaracağım PTT vasıtasıyla… Ondan sonra kanallar açık artırmayla yurtdışından da gelsin… Kim daha çok parayı bastırırsa o alır… Yayını PTT’de bırakmak lazım… Teknoloji değişiyor.” Yayın yetkisi belki PTT’de kalmadı, ama TRT’nin gerilemesi, kanal sayısının artması, parayı bastıranın TV kanalı alması, yurtdışı sermayenin televizyon alanına yatırım yapması ve teknolojinin değişmesi, Özal’ın öngördüğü gibi Türkiye’de televizyon yayıncılığının başlıca özellikleri arasına girdi. ‘Medya Politikaları’, başta iletişim ve siyaset olmak üzere insan ve toplum bilimlerinde öğrenim gören bütün öğrencilere olduğu kadar, ‘sadece izleyici ve tüketici’ sayılmaktan bıkan bütün televizyon izleyicilerine de hitap ediyor.
Medya politikasıyla ilgili olarak son 20 yıldır yapılan bütün çalışmalar gibi bu kitapta yer alan bütün yazılar da ciddi bir “hız” ya da “eskime” sorunuyla karşı karşıya. Öyle ki, elektronik medyayla ilgili gelişmelerde neredeyse hergün bir değişiklikle karşılaşmak olasıdır. Oysa ki, bir kitabın hazırlanması, basılması ve dağıtıma çıkmasında aylar hatta birkaç yıla ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de medya politikası üzerine özellikle televizyon yayıncılığı alanındaki düzenleme konularının ele alınışıyla başlatılmak istenen tartışma ne yazık ki amacına ulaşamaıştır. Her alanda olduğu gibi bu konuda da ülkemizde derin bir sessizlik hakimdir. Herşeye rağmen bu çalışma başta iletişim, siyaset, sosyoloji ve hukuk alanları olmak üzere toplumbilimlerde eğitim gören öğrencilere kaynak olabilecek bir eserdir.