İlk çağlardan günümüze kadar uygulanagelmiş miras hukuk sistemlerinin zamanla insan ruhunda ve zihninde gelişen adalet telakkileriyle tekamül etmesi sonucu fert, aile ve toplum dengesinin nispeten sağlanabildiği eklektik miras hukuku telakkisini İslam miras hukukunun miladi yedinci yüzyıl ortalarında beşeriyete empoze etmiş olması hukuk tarihi açısından üzerinde durulması gereken önemli bir gelişmedir. İslam miras hukuku ölenin sadece eli silah tutan erkek hısımlarına mirasçılık hakkı tanıyan, kadın ve çocukları mirastan mahrum bırakan ilkel bir miras hukuku anlayışının egemen olduğu bir muhitte ortaya çıkmakla birlikte fert, aile ve toplum hukukunun kesiştiği denge noktasını bulabilmiş, ne aile efradının hukukunu koruma adına ferdin kendi malları üzerindeki haklarını bütünüyle kısıtlamış ne de ferdin tasarruf hakkının aile fertleri aleyhine sınırsız olduğunu kabul etmiştir. İslam miras hukukunda bir taraftan mirasçıların hukuku korunurken diğer taraftan da ferde kendi mülkünü mirasçılar dışında belli oranda şahsi tercihine göre tasarruf edebilme yetkisi verilmiştir.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)