Aramızda bir sessizlik oluyor. Yatış pozisyonumuzu değiştiriyoruz, yorgan hışırdıyor. Başlattığımız tartışma içimde, öncekinden de şiddetli bir biçimde devam ediyor. Traudel'le bu tür konuşmalar yapmaya alışık değilim. Ayrıca, gerçekten korkuyorum. Bana göre, bu konuşma bile, çok korktuğum yıkımın gizlice başladığının bir işareti... Şimdi biraz kafa dağıtmayı çok isterdim, ama cinsel birleşmeden sonra televizyonu açmayı ikimiz de kaba buluruz. Fakat burada böyle karanlıkta yatıp duramam da. Yalnızlık normal de, birdenbire ortaya çıkması öyle iğrenç ki.Sürekli hayat üzerine kafa yoran ve bir imge avcısı gibi etrafındaki küçük ayrıntıları gözlemleyerek mutluluk kırıntıları yakalamaya, bunlara tutunmaya çalışan bir adam iç dünyasıyla, hayatla, işiyle iyi kötü idare ederken, bir gün her şey sevgilisinin çocuk sahibi olmak istemesiyle altüst oluyor. Dengeler bozulmuş, sorgulama ve hesaplaşma başlamıştır artık…"Kafka'nın anlatı geleneğini sürdüren Genazino, titiz ayrıntılarla ördüğü romanlarını giderek mükemmelleştiriyor... Bu kitap küçük bir şaheser."Jan Bürger, Literaturen"Gündelik hayatın ince ince gözlemlenmesi, mizah duygusu, sıradanlığı evrensel bir insanlık durumu olarak yorumlama eğilimi... Genazino'nun tipik özellikleri."Ulrich Greiner, Die Zeit
TÜRKİYE'DE BİR İLK: TAMAMEN YASAL ÜCRETSİZ PDF KİTAP ARŞİVİ
%100 Yasal • Hızlı Erişim • Telifsiz Eserler
Türkiye’nin tamamen yasal ve ücretsiz e-kitap kütüphanesi; roman, deneme, kişisel gelişim gibi pek çok kategorideki eseri tek çatı altında sunar. Kitapları doğrudan tarayıcınızda çevrimiçi okuyabilir veya tek tıkla PDF formatında indirerek çevrimdışı keyfini çıkarabilirsiniz. "Popüler", "En Çok İndirilenler" ve "Yeni Eklenenler" sekmeleri ile zengin kategori-yazar listeleri, aradığınız başlığa saniyeler içinde ulaşmanızı kolaylaştırır. Opsiyonel kayıt/giriş sistemi ise okuma geçmişinizi saklar ve favori eserlerinize hızlı erişim sunar.
Gerhard Warlich için felsefe doktorası kuşların uçumu kadar mutluluk sağlamaz. Dünya masalarının başında oturan adamlar tarafından çeşitli kalıplara sokulmuştur. Sayısız kalıp. Varlık, bilgi, doğası olan her şey sayfalarda hapistir, doğa da. Felsefenin mutluluğu arayıştadır diye düşünüyorum, arayanlar bulduklarını düşünmezler, içinden geçtikleri yaşamın tadını bilirler. Tat curcunası. Bitimsiz. Biteceğini, bittiğini düşünenler ya kendilerini çok aşağı gören zavallılardır ve yeni bir şey söyleyemeyeceklerini düşünürler ya da başkalarının göreceli kesinliğine bel bağlamış kibirlilerdir diye düşündüm, Ekin karşımda, bir şeyle uğraşıyor, sordum, “Bitmez, bilmek konusunda mutlak bir sona ulaşılamaz,” dedi. Etimolojik açıdan baktı. İyi bakar. Warlich’in bakışını gördü biraz, adamımız felsefenin kıyısında gözlemci olarak bulunur ve yaşamı gözler. Her bir hareketi, her bir davranışı görür ve mutluluğu bu kırıntılarda bulur. Mutsuzluğu bütün hayatında.
Açık hava kafesinde insanları gözlüyor. “Cılız güneşin altındaki insanlar, başarı ve rekabete dayalı toplumumuzun, mesai sonrası nihayet seyre sunulmuş yaldızlı kenarları gibiler.” (s. 5) Çeşitli olaylar, insan davranışları ve Warlich’in kendine dönüşü. Başka umursayanı yok ve yaşamını bu şekilde sürdüremeyeceğini düşünüyor. Yıllardır birlikte yaşadığı sevgilisi Traudel iyi, evi iyi, geliri iyi ama hayat katlanılamaz derecede kötü. Yükünden mi? Hayatın seyri tamamen değişirse yükten de kurtulur, acınası olan her şey başka bir şeye dönüşmenin ihtimaliyle ortadan yok olur, Traudel de susar belki, her şeyin iyi olduğundan, hiçbir değişikliğe gerek olmadığından bahsetmez daha fazla. Oysa bir anda ortaya çıkan deli kadının yarı ölü insanları canlandırışı gibi bir durum gerekiyor Warlich için, şahit olduğu bu olay yaşamının nasıl olması gerektiğini de anlatır. Birbirine eklenen olaylar, mutluluğun örüntüsünü oluşturur ve kek hırsızının elindeki kek, Warlich’in mutluluğu haline gelir ki onu izleyen biri de meyve hırsızı olduğunu düşünebilir, manavın önünde gözlem yaptığı için şüphe çektiğini düşünür. Sanırım kutu adamlık tam onun için; pek görülmeyecek ve muhteşem bir biçimde görecek. Anlamlı bir hayatın özü, gözlemin bir mesleğe dönüşebilmesi ama imkansız bu, mutsuzluk buradan doğuyor.
Warlich 41 yaşında, felsefe doktorası var ve bir çamaşırhanede organizasyon müdürü olarak çalışıyor. Okulda ve okul dışında felsefeyle alakalı bir iş bulamadığı için 27 yaşında dağıtım şoförü olarak işe başlıyor ve müdürlüğe kadar yükseliyor. Traudel bir bankada şube müdürü olarak çalışıyor. Araları iyi, Traudel çocuk isteyene kadar.
Her şeyin birbirine karıştığı, anıların ve olasılıkların şimdide sıkıştığı an. Nokta.
içerisindeki metafor gibi, ipe yeni bir pantolon asıp günden güne soluşunu ya da hayata ayak uyduruşunu izlemek gibi, sonunda size ne kalıyor elde belki sıfır ama tininize dokunması kaçınılmaz
Delirme korkumu biraz daha teşvik eden bir kitap oldu 🙂 Yazar, Warlich’in hayatını bu şekilde daha fazla devam ettirmek istememesini ama alışmışlığı bırakamamasını o kadar derinden hissettiriyor ki… İnsan, onun bu çaresizliğini kendi çaresizliğiymiş gibi benimsiyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Gerhard Warlich için felsefe doktorası kuşların uçumu kadar mutluluk sağlamaz. Dünya masalarının başında oturan adamlar tarafından çeşitli kalıplara sokulmuştur. Sayısız kalıp. Varlık, bilgi, doğası olan her şey sayfalarda hapistir, doğa da. Felsefenin mutluluğu arayıştadır diye düşünüyorum, arayanlar bulduklarını düşünmezler, içinden geçtikleri yaşamın tadını bilirler. Tat curcunası. Bitimsiz. Biteceğini, bittiğini düşünenler ya kendilerini çok aşağı gören zavallılardır ve yeni bir şey söyleyemeyeceklerini düşünürler ya da başkalarının göreceli kesinliğine bel bağlamış kibirlilerdir diye düşündüm, Ekin karşımda, bir şeyle uğraşıyor, sordum, “Bitmez, bilmek konusunda mutlak bir sona ulaşılamaz,” dedi. Etimolojik açıdan baktı. İyi bakar. Warlich’in bakışını gördü biraz, adamımız felsefenin kıyısında gözlemci olarak bulunur ve yaşamı gözler. Her bir hareketi, her bir davranışı görür ve mutluluğu bu kırıntılarda bulur. Mutsuzluğu bütün hayatında.
Açık hava kafesinde insanları gözlüyor. “Cılız güneşin altındaki insanlar, başarı ve rekabete dayalı toplumumuzun, mesai sonrası nihayet seyre sunulmuş yaldızlı kenarları gibiler.” (s. 5) Çeşitli olaylar, insan davranışları ve Warlich’in kendine dönüşü. Başka umursayanı yok ve yaşamını bu şekilde sürdüremeyeceğini düşünüyor. Yıllardır birlikte yaşadığı sevgilisi Traudel iyi, evi iyi, geliri iyi ama hayat katlanılamaz derecede kötü. Yükünden mi? Hayatın seyri tamamen değişirse yükten de kurtulur, acınası olan her şey başka bir şeye dönüşmenin ihtimaliyle ortadan yok olur, Traudel de susar belki, her şeyin iyi olduğundan, hiçbir değişikliğe gerek olmadığından bahsetmez daha fazla. Oysa bir anda ortaya çıkan deli kadının yarı ölü insanları canlandırışı gibi bir durum gerekiyor Warlich için, şahit olduğu bu olay yaşamının nasıl olması gerektiğini de anlatır. Birbirine eklenen olaylar, mutluluğun örüntüsünü oluşturur ve kek hırsızının elindeki kek, Warlich’in mutluluğu haline gelir ki onu izleyen biri de meyve hırsızı olduğunu düşünebilir, manavın önünde gözlem yaptığı için şüphe çektiğini düşünür. Sanırım kutu adamlık tam onun için; pek görülmeyecek ve muhteşem bir biçimde görecek. Anlamlı bir hayatın özü, gözlemin bir mesleğe dönüşebilmesi ama imkansız bu, mutsuzluk buradan doğuyor.
Warlich 41 yaşında, felsefe doktorası var ve bir çamaşırhanede organizasyon müdürü olarak çalışıyor. Okulda ve okul dışında felsefeyle alakalı bir iş bulamadığı için 27 yaşında dağıtım şoförü olarak işe başlıyor ve müdürlüğe kadar yükseliyor. Traudel bir bankada şube müdürü olarak çalışıyor. Araları iyi, Traudel çocuk isteyene kadar.
Her şeyin birbirine karıştığı, anıların ve olasılıkların şimdide sıkıştığı an. Nokta.
içerisindeki metafor gibi, ipe yeni bir pantolon asıp günden güne soluşunu ya da hayata ayak uyduruşunu izlemek gibi, sonunda size ne kalıyor elde belki sıfır ama tininize dokunması kaçınılmaz
Çok sevemedim. Sürekli cinsellik pompalaması vermek istediği mesajı uzağa götürüyor. Yazarı ilk defa okudum pek ısınamadım
Psikolojik tahlillerin yapıldığı felsefi roman. Çok fazla etkilenmedim ama psikoloji ve felsefeyi bir arada sevenler için güzel bir kitap.
Delirme korkumu biraz daha teşvik eden bir kitap oldu 🙂 Yazar, Warlich’in hayatını bu şekilde daha fazla devam ettirmek istememesini ama alışmışlığı bırakamamasını o kadar derinden hissettiriyor ki… İnsan, onun bu çaresizliğini kendi çaresizliğiymiş gibi benimsiyor.