Her şey bir cümleyle başlamıştı; sıradanlığı nispetinde mistik, mâsumiyeti nisabında kışkırtıcı bir cümleyle: “Gönlü yaş almayanlara, hep genç kalanlara, aşkın hakkını ona teslim edenleredir bu sesleniş.” Kapılıp gitmiştim bu seslenişe; hayır, toyluktan değil, câhillikten hiç değil, bir çölün ortasında susuzluktan şerha şerha yarılmış kalbimin söz dinlemez delişmenliğinden belki, belki gün ışığından karanlık dehlizler yontma arzusundan, belki de içimde dört mevsim gümbürdeyen davulların yankısını anlamlı kılma arayışından… Oysa, uçurumlarla dolu bir dağın eteğindeki granit kaya gölgesinde ufku tarayan ve âdeta heykel kesilmiş öncü süvarinin dikkatiyle ya da elindeki keskin neşteri nâzenin derinin hangi kesitine vuracağını tespite çalışan cerrahın titizliğiyle bir an durmalı, çok derin bir nefes almalı, o nefesi gıdım gıdım dışarı salarken düşünmeliydim.
Yaşayan bir yazar olması hayrete şayan! Sadece eski kitaplarda rastlayabildiğimiz edebi lezzete sahip bu mektuplar sadece yanıp tutuşmuş aşk mektupları değiller. Aynı zamanda derinlikli bir felsefeye de sahipler. Okuyup bitiremiyor sürekli düşüncelere dalıyor insan. Bir yığın soru sormak durumunda kalmak ve kendi yaşamına da ışık tutmak zorunda kalacak okur.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bazen bir kitabı okurken sadece mutlu olursunuz, size bir değer katar mı diye düşünmeden.
Dura dura okunması gereken, çok orjinal bir çalışma.
Şimdi dek okuduğum en güzel denemeler…
Sevgiliye yazılmış bir sürü mektup ve hepsi de bir kavramı açıklıyor.Huzur,ölüm,yaşam…..Bu da fazla edebi bir dille yazılmış ve fazla filozofça…..
Yaşayan bir yazar olması hayrete şayan! Sadece eski kitaplarda rastlayabildiğimiz edebi lezzete sahip bu mektuplar sadece yanıp tutuşmuş aşk mektupları değiller. Aynı zamanda derinlikli bir felsefeye de sahipler. Okuyup bitiremiyor sürekli düşüncelere dalıyor insan. Bir yığın soru sormak durumunda kalmak ve kendi yaşamına da ışık tutmak zorunda kalacak okur.