Ali Kırca'nın Akşamüstü Yazılarına hoş geldiniz. Bu yazıların hemen tümü akşamüstleri, saat altıyla yedi arasında kaleme alınmıştır. Kalemin sahibinin ne işle uğraştığını bilenler için, o saatlerin başka anlamları olduğu da kolayca anlaşılacaktır. O saatler, habercinin telaş saatleridir. Ve bu yazılar o telaşlarda kaleme alınmıştır.Dünya'nın ve Türkiye'nin telaşlarını kendine iş ve dert edinen adam, ekranın sınırlarına sığmayanları beyaz kâğıtlara dökmüştür.Bu yazılar, her gün ve her gün yaşadıklarından kendine sakladıklarıdır; tanık olduklarından yüreğine kalan tortulardır; dilinin ve yüreğinin ucuna gelip de söyleyemedikleridir. Yirmi yıldır haber veren adamın, yirmi yıldır içinde kalan iyi haber verme umududur.Şimdi içini döküyor işte.Akşamüstü yazılarında ve bu kitapta o artık iyi haberleri veriyor....Evet, Ali Kırca'nın akşamüstü yazılarına hoş geldiniz.
Ali Kırca’ nın akşam üzeri yazıları grubundan olan bu kitabında 95′ li yıllarda gündemde olan ve yıllarca unutmayacağımız haberleri güzel bir dille ve yorumla bize sunduğunu görüyoruz. Ali Kırca habercilikte olduğu kadar edebiyat alanında da başarılı olduğunu herkese kanıtlıyor bu eseriyle, benim gibi birden fazla kitabı aynı anda okuyan okuyucular için kesinlikle sıkılmadan okuyacakları ve hoş zaman geçirecekleri güzel deneme yazıları içermekte bu kitap.
gerçekten iyi haberler bekliyordum yanılmışım usta yazar olma yolunda çok ii ama spikerlik daha olumlu surukleyici bir sonraki haberi meraklandıran bir metin dizisi sizleri bekliyor ama dediği gibi keşke iyi haberleri verebilseydi
merhabalar,bence yazmak üslup işidir, duygu işidir. İnsanların ne üslpları ne duyguları aynı olabilir, o halde her yazardan aynı işi beklemek doğru olmaz diye düşünüyorum. Eleştirebileceğimi tek yanı işin kaliteli olmasının gerekliliğidir ki; Ali Kırca yıllardır başarıyla sürdürdüğü spikerliğin yanında yazdığı kitaplarında da kaliteyi yakalamıştır. Akşamüstü yazılarından oluşan bu kitabı da, yorgun geçmiş bir haftasonunda ayaklarını uzatıp okuyabileceğiniz zevkli bir kitap, tavsiye ederim…
Yazmak… Sadece yazmaktır yazarın işi evet olabilir gazeteci olursun yazarsın ,spiker olur yazarsın, başka işlerle uğraşırsın yazarsın ama kaliteli bir yazar olursan okunursun. Kim Bu Ali Kırca? İnsan yazar diye nitelendirdiği birisine önce güvenmeli ,saygı duymalı sonra onu okumalı… Gelmez ve gelmeyecek. Ne Ahmet Haşim’ler ,ne Necip Fazıl’lar ne de Orhan Veli’ler gelmeyecek … Ortalık işte böyle, yazarım diye geçinenlere kalacak. Ne yazık…
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Ali Kırca’ nın akşam üzeri yazıları grubundan olan bu kitabında 95′ li yıllarda gündemde olan ve yıllarca unutmayacağımız haberleri güzel bir dille ve yorumla bize sunduğunu görüyoruz. Ali Kırca habercilikte olduğu kadar edebiyat alanında da başarılı olduğunu herkese kanıtlıyor bu eseriyle, benim gibi birden fazla kitabı aynı anda okuyan okuyucular için kesinlikle sıkılmadan okuyacakları ve hoş zaman geçirecekleri güzel deneme yazıları içermekte bu kitap.
gerçekten iyi haberler bekliyordum yanılmışım usta yazar olma yolunda çok ii ama spikerlik daha olumlu surukleyici bir sonraki haberi meraklandıran bir metin dizisi sizleri bekliyor ama dediği gibi keşke iyi haberleri verebilseydi
merhabalar,bence yazmak üslup işidir, duygu işidir. İnsanların ne üslpları ne duyguları aynı olabilir, o halde her yazardan aynı işi beklemek doğru olmaz diye düşünüyorum. Eleştirebileceğimi tek yanı işin kaliteli olmasının gerekliliğidir ki; Ali Kırca yıllardır başarıyla sürdürdüğü spikerliğin yanında yazdığı kitaplarında da kaliteyi yakalamıştır. Akşamüstü yazılarından oluşan bu kitabı da, yorgun geçmiş bir haftasonunda ayaklarını uzatıp okuyabileceğiniz zevkli bir kitap, tavsiye ederim…
Yazmak… Sadece yazmaktır yazarın işi evet olabilir gazeteci olursun yazarsın ,spiker olur yazarsın, başka işlerle uğraşırsın yazarsın ama kaliteli bir yazar olursan okunursun. Kim Bu Ali Kırca? İnsan yazar diye nitelendirdiği birisine önce güvenmeli ,saygı duymalı sonra onu okumalı… Gelmez ve gelmeyecek. Ne Ahmet Haşim’ler ,ne Necip Fazıl’lar ne de Orhan Veli’ler gelmeyecek … Ortalık işte böyle, yazarım diye geçinenlere kalacak. Ne yazık…