Ne acımasız ne bencilim değil mi?Sana sahip olmak uğrunaBelki de tüketmek pınarlarını yaptığımBilmesem nasıl bir yüreğin olduğunuHiç düşünmemGeçirirdim pençelerimi en derin yaralarınaAma öyle güzel, öyle çocuk ki yüreğinSeni sana bırakmamak olacak en büyük günahVe bizYeryüzünün yarım kalmış hikâyeleriyiz seninleTüm vedaların adıyla. Bir kadın ve bir erkek... Bir kış gecesinde, kaderlerinin yıllar öncesinden düğümlendiği Büyükada’daki otelin farklı odalarında yağmurun sesini dinlemektedirler. Kadın tutkulu, şefkatli ve hassastır. Erkek bencildir, haindir. O güzel kadını yıllar içinde çok kırmıştır, bilir kendi kabahatlerini... Camların zangır zangır titrediği bu fırtınalı gece, belki de erkeğin son şansı olacaktır. İyi bilir aşkın adaletsizliğini. “Yaşanan hiçbir şeyin kaybolmadığını, ne yaşanmışsa bir yerde saklı durduğunu, bir gün önüne çıkacağını, bundan kaçış olamayacağını...” Adalı Mikail’in Kahvesi’nde oturmuş, “Herkes kendisini aldattığı kadar suçlu!” diye kendi kendine mırıldanırken, çayını içer ve sadece bekler!
271 sayfadayım ve dayanamayıp yazmak istedim. Başlarda biraz sıkıcı gibi gelse de mektuplaşma bölümlerinden sonra gayet merak uyandırıcı oluyor kitap. Yazarın kendini ‘anlattırdığı’ kısımları ilgiyle okudum ve sonunu merak ediyorum. Keyifle okuyacağınız, duygu durumlarının bol olduğu cezmi ersöz klasiği sizlerle…
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
271 sayfadayım ve dayanamayıp yazmak istedim. Başlarda biraz sıkıcı gibi gelse de mektuplaşma bölümlerinden sonra gayet merak uyandırıcı oluyor kitap. Yazarın kendini ‘anlattırdığı’ kısımları ilgiyle okudum ve sonunu merak ediyorum. Keyifle okuyacağınız, duygu durumlarının bol olduğu cezmi ersöz klasiği sizlerle…