Toplum araştırmalarında, yöntemi, toplumların tarihsel özgüllük ilkesine göre uygulamak hem dogmalardan kurtulmak hem de bilimsel anlayışı geliştirmek demek olacaktır. Şu halde hiçbir şey somut araştırmaların, somut çözümlemelerin yerini tutmaz. Çünkü, bu araştırmalar, bu çözümlemeler içinde birçok düzey, aşama, bütünlük, yönseme kavramları oluşacağı gibi, işlev ve yapı kavramları da kurulacaktır. Fakat bütün bu kavramların anlamı ve yükü ancak diyalektik hareket içinde meydana çıkacak ve değerlendirilecektir.
Ergun, kitabında sosyoloji ve tarihin ayrılmaz birlikteliğini vurguluyor. Tarihsel temelden yoksun olan sosyolojinin bir anlam ifade etmeyeceği ısrarla vurgulanıyor. Sosyoloji ve tarih birlikteliği, aynı zamanda sosyolojinin yöntemi içinde vazgeçilmez bir birlikteliktir diyen ergun, sosyoloji ve tarihin birbirinden ayrılmaz iki alan olduğunu belirtir. sosyolojide yöntem sorunu ile ilgili sosyoloji öğrencilerine faydalı olabilecek bir metin..rahatlıkla tavsiye edebilirim.
Sosyoloji ve tarih birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki sosyal bilimdir. Türk Sosyolojisi’nin ustalarından Doğan Ergun, bu gerçeği “Sosyoloji ve Tarih” adlı kitabında genelde sosyal bilimlerde ve özelde de sosyolojide yöntem konusu temelinde değerlendirmekte. Bu kitap, sosyoljide yöntem sorunu konusunda yazılmış olan ilk ve en önemli kitaplardan birisidir. Sosyolojinin nesnesi toplumsal olandır. Toplumsal olan ise tarihselliğinden ya da tarihin ürünü olması niteliğinden ayrı düşünülemez. Bu yüzden sosyoloji için tarih vazgeçilmez bir disiplindir ve hatta sosyolojinin olmazsa olmazıdır. Tarih, sosyolojiye nesnesini hazırlar. Doğan Ergun bu kitabında, sadece sosyoloji ve tarihin mecburi varoluşsal ilişkilerini bizlere açıklmakla kalmayıp, aynı zamanda sosyolojinin bir bilim olması gerçeğinin onun yöntemsiz olamayacağı gerçeğinin kabulünden hareketle, sosyolojideki yöntem tartışmalarına da bir açılım sağlamak istiyor. Fransız, Alman ve Amerikan sosyolojilerinin temel yöntem anlayışlarını okuyucularına tanıtan Ergun, kendi durduğu noktadan, bu yöntem anlayışlarını eksik ve doğru yönlerini göstererek eleştirmekte. Ona göre sosyoloji, diyalektik yöntemi kullanmalıdır. Diyalektik yöntem, değişimi, bireyi ve yapıyı toplumsal temelde topyekun kucaklayan bir yöntem olmasıyla yapısalcılık, işlevselcilik gibi yöntem anlayışlarından ayrılır. Bu arada Ergun’un diyalektik yöntemini Rus asıllı Fransız sosyolog Georges Gurvitch’ten aldığını da belirtmeliyiz. “Sosyoloji ve Tarih”te tartışılan önemli bir ayrıntı ise yöntem ve araştırma tekniklerinin birbirinden ayrı ayrı alanlar olduğu ve genelde, özellikle de bizim ülkemizde birbirine karıştırıldığı konusudur. Yöntem, araştırma tekniklerinden ayrı bir şeydir. meela anket uygulaması bir yöntem değil, bir araştırma tekniğidir. Araştırma teknikleri, Belli bir yöntem temelinde uygulanırlar. Yöntem, “nasıl”a cevap arar ve araştırma teknikleri de zihinde benimsenen yöntem temelinde uygulanır. Bu kitabın devamı niteliğindeki Doğan Ergun’un “Yöntemi Bulmak: Türkiye’de Toplumsal Bilimlerin Bunalımı” kitabı da bu kitabı okuyanlara tavsiye ederim..
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Ergun, kitabında sosyoloji ve tarihin ayrılmaz birlikteliğini vurguluyor. Tarihsel temelden yoksun olan sosyolojinin bir anlam ifade etmeyeceği ısrarla vurgulanıyor. Sosyoloji ve tarih birlikteliği, aynı zamanda sosyolojinin yöntemi içinde vazgeçilmez bir birlikteliktir diyen ergun, sosyoloji ve tarihin birbirinden ayrılmaz iki alan olduğunu belirtir. sosyolojide yöntem sorunu ile ilgili sosyoloji öğrencilerine faydalı olabilecek bir metin..rahatlıkla tavsiye edebilirim.
Sosyoloji ve tarih birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki sosyal bilimdir. Türk Sosyolojisi’nin ustalarından Doğan Ergun, bu gerçeği “Sosyoloji ve Tarih” adlı kitabında genelde sosyal bilimlerde ve özelde de sosyolojide yöntem konusu temelinde değerlendirmekte. Bu kitap, sosyoljide yöntem sorunu konusunda yazılmış olan ilk ve en önemli kitaplardan birisidir. Sosyolojinin nesnesi toplumsal olandır. Toplumsal olan ise tarihselliğinden ya da tarihin ürünü olması niteliğinden ayrı düşünülemez. Bu yüzden sosyoloji için tarih vazgeçilmez bir disiplindir ve hatta sosyolojinin olmazsa olmazıdır. Tarih, sosyolojiye nesnesini hazırlar. Doğan Ergun bu kitabında, sadece sosyoloji ve tarihin mecburi varoluşsal ilişkilerini bizlere açıklmakla kalmayıp, aynı zamanda sosyolojinin bir bilim olması gerçeğinin onun yöntemsiz olamayacağı gerçeğinin kabulünden hareketle, sosyolojideki yöntem tartışmalarına da bir açılım sağlamak istiyor. Fransız, Alman ve Amerikan sosyolojilerinin temel yöntem anlayışlarını okuyucularına tanıtan Ergun, kendi durduğu noktadan, bu yöntem anlayışlarını eksik ve doğru yönlerini göstererek eleştirmekte. Ona göre sosyoloji, diyalektik yöntemi kullanmalıdır. Diyalektik yöntem, değişimi, bireyi ve yapıyı toplumsal temelde topyekun kucaklayan bir yöntem olmasıyla yapısalcılık, işlevselcilik gibi yöntem anlayışlarından ayrılır. Bu arada Ergun’un diyalektik yöntemini Rus asıllı Fransız sosyolog Georges Gurvitch’ten aldığını da belirtmeliyiz. “Sosyoloji ve Tarih”te tartışılan önemli bir ayrıntı ise yöntem ve araştırma tekniklerinin birbirinden ayrı ayrı alanlar olduğu ve genelde, özellikle de bizim ülkemizde birbirine karıştırıldığı konusudur. Yöntem, araştırma tekniklerinden ayrı bir şeydir. meela anket uygulaması bir yöntem değil, bir araştırma tekniğidir. Araştırma teknikleri, Belli bir yöntem temelinde uygulanırlar. Yöntem, “nasıl”a cevap arar ve araştırma teknikleri de zihinde benimsenen yöntem temelinde uygulanır. Bu kitabın devamı niteliğindeki Doğan Ergun’un “Yöntemi Bulmak: Türkiye’de Toplumsal Bilimlerin Bunalımı” kitabı da bu kitabı okuyanlara tavsiye ederim..