Modern toplumun bireyci zihniyetiyle yetişen yeni nesillerin pek de hazzetmediği bir kelimedir ‘öğüt’. Oysa gelenekli toplumların en önemli özellikleri geçmiş kuşakların deneyimlerinin gelecek kuşaklara aktarılmasıdır. Bu anlamda doğulu toplumların ‘öğüt’ konusunda daha açık ve iştahlı olduğu söylenebilir.Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere pek çok kaynaklarda yüzlerce, binlerce öğüte rastlamak mümkün. Zaten Hz. Peygamber dinin de bir ‘öğüt’ olduğunu söylemiyor mu? Mustafa Turan’ın yaptığı ‘Tarih Boyunca Babaların Çocuklarına Öğütleri’ isimli eser bu ‘öğüt’ geleneği içinden tematik olarak bir seçki oluşturuyor. Pek çoğumuz, yetişme çağında anne ve babamızdan aldığımız öğüt tarzındaki uyarıların, bugün hala belleklerimizde yer edip, kulaklarımızda çınladığını hissederiz. Belki o çağlarda can sıkıcı dahi bulduğumuz bu öğütlerin, çetrefilli hayatın çeşitli kesitlerinde önümüze ışık tutup yolumuzu aydınlattığını ve bir Hızır gibi imdadımıza yetiştiğine şahit olmuşuzdur.Kitapta, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e, Ertuğrul Gazi’den Yavuz Sultan Selim’e, Abraham Lincoln’den Williame Shakespeare’e ve Kaşgarlı Mahmut’tan Mevlana’ya kadar ulaşılabilen bütün kaynaklar uzunca bir zaman taranarak bu seçki yapıldı. Bu çalışma yapılırken de Doğu-Batı, yerli-yabancı ve Müslüman-Hıristiyan gibi ayrımlar gözetilmedi. Bu eserle anne ve babaların önce kendi nefislerinde öğütleri harmanlayıp, sonra da çocuklara nasıl öğüt verilmesi hususunda zengin bir birikim ve tecrübe kazanmaları amaçlanmıştır. Çocuklar ve gençler okuduğunda ise, her bir öğüdü adeta anne-babalarından alıyorlarmışçasına özümseyerek; davranışlarını iyiye ve güzel doğru değiştirmeleri ve geliştirmeleri hedeflenmiştir. Böylelikle toplumda ortaya çıkan ve yediden yetmişe herkesin üzerinde ittifak ettiği, ahlaki ve insani değerler dejenerasyonuna karşı bir baraj oluşturma gayesi güdülmüştür. Bir toplumda öğüt müessesesi tam işletilebilirse, hatalar, yanlışlar ve tüm olumsuzluklar asgariye indirilebilir. Bunun aksine, öğüt müessesesini yürürlüğü koyamayan ve ‘Bana öğüt verme para ver’ mantığının hakim olduğu toplumlar, içerisinde pek çok arıza bulunan, her an bu arızalara yenileri eklenen fakat hiçbir tamir yapılmayan makine haline dönüşebilir. Böyle bir makine belki bir süre çalışır ama nihayet dağılır. Düzeltilmeyen her hata, ısrar edilen her yanlış ve ‘ben yaptım oldu..’ mantıklı her olumsuz hareket büyüyerek çığ haline dönüşür. Olaylar bu boyuta gelmeden, fert ve toplum bazında öğüt müessesesini çalıştırmanın yararı elbette çok büyüktür. Bu kitap içinde yer alan öğütlerden her biri kulaklara küpe olabilecek niteliktedir.
Evet,bu kitapta uyulabilmesi halinde insan hayatını şekillendirecek uslüpta bir öğütler dizisi yeralmaktadır.İlk insandan başlayan ve tarih boyunca yaşamış birçok önemli şahsiyetin çocuklarına aktardığı(Yaşadıkları ve gördükleri tecrübelerin ışığında) nasihatlar,düşünce iklimimizde serin ve tatlı rüzgarlar estirmektedir.Okunmasını tavsiye ederim.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
her gencin okuması gereken çok güzel ve faydalı bir kitab
Evet,bu kitapta uyulabilmesi halinde insan hayatını şekillendirecek uslüpta bir öğütler dizisi yeralmaktadır.İlk insandan başlayan ve tarih boyunca yaşamış birçok önemli şahsiyetin çocuklarına aktardığı(Yaşadıkları ve gördükleri tecrübelerin ışığında) nasihatlar,düşünce iklimimizde serin ve tatlı rüzgarlar estirmektedir.Okunmasını tavsiye ederim.