Meulenbelt önce anne! Sonra sosyalistliği, feministliği, lezbiyenliği, çokeşliliği ve uyuşturucu maddeleri denemiş bir kadın. Hayatın kıyılarında değil derinliklerinde yaşamayı göze alan; sözcüklere değil hislerine, tenine, kanına, parmak uçlarına inanan biri...Yayımlandığında feminist çevrelerde büyük yankılar uyandıran ve sekiz dile çevrilen bu kitapta erkek egemen toplumun kendisine dayattığı rollerden kurtulma hikayesini kişisel, içten ve cesur bir dille anlatıyor. Feminizmden değil, onun nasıl yaşandığından söz ediyor. Kullandığımız dilin kadınları ifade edemeyecek kadar eril olan özelliklerine; kadınların parçalanmış kimliklerle yaşamak durumunda kaldığına, 1970'leri sarsan "cinsel devrim"in "cinsel" ama " devrimci" olmadığına; "solcu erkekler"in de "erkek" ama "sevgili" olamadıklarına; beyaz atlı prens masalına; kadınlarla/erkeklerle yaşanan cinsellik, kıskançlık, yalnızlık sorunlarına; aydın erkeklerin bile utançlarından arınmış kadınlarla yaşamayı beceremediklerine dikkat çekiyor.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)