Vitito gününü kırlarda, köylülerin bahçelerinde dolaşarak geçirmeye başladı. Sık sık babasıyla buğday tarlalarına gidiyor, yeni biçilmiş buğday başakları içinden taptaze buğday tanelerini ağzına alıp sütlerini emiyordu. Ne kadar da lezzetliydi bu taneler... Vitito annesi ve babasıyla birlikte, doğduğu yerden çok uzaklara; yamaçları zeytin, mersin, ahlat, çitlembik ve sandal ağaçlarıyla kaplı bir yarımadaya yerleşir. En yakın arkadaşları yol kenarlarında çıkan hayıt çalıları, oyuncaklarını kaçırıp duran bir karga ve taş ustası Ali Amca olur. Vitito’nun çocukluğu, Ali Amca gibi zamanını ve emeğini yaşamı dönüştürmek için kullanan ustaları dinleyerek, çokça da gözlemleyerek geçer. Onlardan, yaptığı her işte elinden gelenin en iyisini yapmanın, dünyaya güzellikler bırakmanın önemini öğrenir; iyi yapılan her işin kıymetini bilen birileri mutlaka çıkacaktır. Ve iyi tohumların peşine düşer Vitito: iyi düşünce tohumlarının, iyi kabak tohumlarının... Artarak çoğalacak, dünyayı güzelleştirecek tohumların.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)