Sezgi, öylece dans ede ede, elleri Engin’in ellerinde koltuğa oturdu. Kendisine doğru çekince biraz daha eğilmek zorunda kalan Engin’in sağ kulağına, “Hiç çekinmei Sakın ola ki korkma. Ne olur nasıl olur diye hiç ama hiç merak etme. Gözlerindeki bu sevinç, yüreğindeki o saflık ömür boyu yeter de artar bile, diye fısıldayıp yanak yanağa gelir gelmez ellerini bir anda çekti. Yalnız Başına Hüzün Tek Başına Mutluluk, 80’lerde üniversite yıllarını Ankara’da geçiren yazarın kaleminden, zamanın gerisinde kalan değil, tüm zamanların büyüsünü taşıyan bir öykü… Atmaca, gençlik heyecanlarıyla bilgeliğini harmanlıyor; umutları bitmeyen için upuzun, vazgeçilemeyenler için kısacık yaşamın unutulmaz anlarını ortaya çıkarıyor… Artık sıradanlıklarla dolamayacak bir yalnızlığın hikâyesidir bu… Engin’in bir ucundan tutunduğu aşkın ve dostluğun, insan yüreğinin en ıssız, en ücra yerini kaplayıvermesinin, benzersiz bir dille anlatımıdır. Bütün yalnızlıkların üzerine çıkan bir mutluluk anının kelimelerle sırlanmasıdır... Yalnız Başına Hüzün Tek Başına Mutluluk; öykünün yazara değil, okura resital verdirdiği yerden ses veren bir yapıt… DÜŞ GERÇEĞE, GERÇEK DÜŞE MEYDAN OKURKENİKİSİNİN KARMASINA YAŞAM DİYENLER İÇİN
Kitap Yorumları - (0 Yorum)