Mao Zedung 1939'da Parti Yayın Organına ilişkin yazdığı, bir makalede yaşanan süreci silahlı mücadele açısından şöyle dile getiriyordu: "Onsekiz yıldır partimiz, yavaş yavaş silahlı mücadele vermeyi öğrenmiş ve bunda direnmiştir. Silahlı mücadele olmadan ne proletaryanın, ne halkın ne de Komünist Partisinin Çin'de hiçbir yeri olamayacağını ve devrimin zafere ulaşmasının olanaksız olacağını öğrendik. Bu yıllarda, partinin gelişmesi, pekişmesi ve Bolşevikleşmesi, devrimci savaşlar içinde ilerlemiştir. Silahlı mücadele olmadan Komünist Partisi kesinlikle bugünkü durumuna sahip olamazdı. Partideki tüm yoldaşlar, kanımız pahasına edindiğimiz bu deneyimi hiçbir zaman unutmamalıdırlar."
Özellikle kitabın ismi ve yazarı arasındaki çelişkiye dikkat çekmek isterim. Demokratikleşme sürecini komünist parti yandaşlarının ve komünist rejim taraftar ve liderlerinin anlayış tarzları maalesef yine kan üzerine kuruludur. Mao Zedung dünya tarihine gaddarlığı ile geçmiş ender komünist liderlerden biridir ve kendisinin kurduğu sistemin sonu ve Maoculuğun son noktası günümüz dünyasındaki tüm insanlar tarafından görülebilir. Masum insanların kanları üzerine bir rejim kuran Mao Zedung’ un fikirleri ve ideolojisi ile kurduğu sistemin çarpıklıkları gelecek nesillere yine kendi kalemlerinden dökülmüştür. Ne demokrasi ile ne insan hakları ile ne insanlıkla ilişkilendirilemeyecek olan bu sistemlerin hepsi çökmeye, liderleri ise tüm dünyada insanlık suçlusu olarak anılmaya mahkûmdurlar.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Özellikle kitabın ismi ve yazarı arasındaki çelişkiye dikkat çekmek isterim. Demokratikleşme sürecini komünist parti yandaşlarının ve komünist rejim taraftar ve liderlerinin anlayış tarzları maalesef yine kan üzerine kuruludur. Mao Zedung dünya tarihine gaddarlığı ile geçmiş ender komünist liderlerden biridir ve kendisinin kurduğu sistemin sonu ve Maoculuğun son noktası günümüz dünyasındaki tüm insanlar tarafından görülebilir. Masum insanların kanları üzerine bir rejim kuran Mao Zedung’ un fikirleri ve ideolojisi ile kurduğu sistemin çarpıklıkları gelecek nesillere yine kendi kalemlerinden dökülmüştür. Ne demokrasi ile ne insan hakları ile ne insanlıkla ilişkilendirilemeyecek olan bu sistemlerin hepsi çökmeye, liderleri ise tüm dünyada insanlık suçlusu olarak anılmaya mahkûmdurlar.