Patrick O'Flynn, Afrika'da kaçak fildişi avcılığı yapan bir hırsızdır ve bu türden yasadışı olaylar geçmişinde de yer almaktadır. Kendi gibi yasadışı yollara başvuran bir Alman subayı da çevrede ki pek çok köyden haraç almaktadır. İki hırsız çıkarlı çatıştığı için birbirne girer ve bu çatışma sonu gelmeyen bir intikam yeminine dönüşür.Bu sırada İkinci Dünya Savaşı patlak vermiştir ve İngilizlerden kaçan bir Alman gemisi Afrika kıyılarında kendine gizli bir yer aramaktadır. Tam bu sırada Alman subayı imdatlarına yetişir.Ağır hasara uğrayan geminin kamufle edildiği yeri öğrenen O'Flynn ise bu bilgiyi İngilizlere satar. Geminin yok edilmesi şartıyla büyük para alan yaşlı kurt bu iş için damadını görevlendirir. Para uğruna ölüme gönderilen damat ise geri dönülymez bir yolda olduğundan habersizdir. Wilbur Smith sonuna kadar soluksuz kalacağınız Lanetliler Körfezi ile sizi heyacanın doruklarına sürüklüyor.
Afrika’da geçen tam bir sürükleyici macera romanı. Kitabı okudukça korkunun mantığının olmadığını öğreniyorsunuz. “Daha çok çalış, herkesten daha çabuk daha iyi yapmalısın, yoksa gülerler sana. Hiçbir zaman başarısız olmamalısın! Olmamalısın!” diyen korku. Kitapta adı geçen karakterlerin bir kısmında giriştikleri her işte ayrılmaz eşi ve ortağıdır bu duygu… Macera deyip geçmeyiniz. Dünyada adalet diye bir şey yoktur sonucuna varılıyor. O’Flynn, Afrika’da kaçak fildişi avcılığı yapan bir hırsız ve şantajcı olabilir. Aynı zamanda eserin baş rol kahramanı. Flynn’in ölümüne bir okuyucu olarak inanmak istemdim. Kafam Flynn’in ipin ucunda sallanmasını kabul edemiyordu. Boğazında ip yarası olan, yüzü morarmış ve şişmiş bir Flynn. Pis bir battaniyeye sarılıp bir çukura sokulmuş olan Flynn. Flynn öldü ha? Hayır Flynn öldürülemezdi! Flynn’i öldüremezlerdi… Afrika’yı Afrikalılardan daha iyi bilen Wilbur Smith yine çok güçlü bir yapıt sunmuş okuyucularına…
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Çok da akıcı bir hikaye olduğu söylenemez.. fakat klasik tahmin edilebilir bir roman akışı da beklemeyin ..
Wilbur Smith’in okuduğum ilk kitabı. Anlatımı ve olayların akışını o kadar beğenmiştim ki Wilbur Smith kısa sürede en sevdiğim yazarlardan olmuştu.
Afrika’da geçen tam bir sürükleyici macera romanı. Kitabı okudukça korkunun mantığının olmadığını öğreniyorsunuz. “Daha çok çalış, herkesten daha çabuk daha iyi yapmalısın, yoksa gülerler sana. Hiçbir zaman başarısız olmamalısın! Olmamalısın!” diyen korku. Kitapta adı geçen karakterlerin bir kısmında giriştikleri her işte ayrılmaz eşi ve ortağıdır bu duygu… Macera deyip geçmeyiniz. Dünyada adalet diye bir şey yoktur sonucuna varılıyor. O’Flynn, Afrika’da kaçak fildişi avcılığı yapan bir hırsız ve şantajcı olabilir. Aynı zamanda eserin baş rol kahramanı. Flynn’in ölümüne bir okuyucu olarak inanmak istemdim. Kafam Flynn’in ipin ucunda sallanmasını kabul edemiyordu. Boğazında ip yarası olan, yüzü morarmış ve şişmiş bir Flynn. Pis bir battaniyeye sarılıp bir çukura sokulmuş olan Flynn. Flynn öldü ha? Hayır Flynn öldürülemezdi! Flynn’i öldüremezlerdi… Afrika’yı Afrikalılardan daha iyi bilen Wilbur Smith yine çok güçlü bir yapıt sunmuş okuyucularına…