Dünyamızın çeşitli kriz bölgelerinde dinî ve etnik çatışmalar sürüyor. İnsanları bir “yeryüzü cenneti”ne ulaştırmak vaadiyle ortaya çıkan ulus devlet, şimdi krizlerin gerçek sebebi durumuna geldi. Birey durumuna düşmüş insan, sivil arayışlar peşinde olan toplum, bu tarihin en totaliter devlet aygıtının bunaltıcı baskısı altında. Herkesin zihnini meşgul eden ana problem, her biri kendi özerkliğini ve gettosunu arayan kimlikler, farklı dinî ve etnik gruplar nasıl bir arada yaşayacak? Ali Bulaç, bu hepimizi yakından ilgilendiren konuyu siyaset-iktidar ilişkisi, modern devlet, ümmet, ulusçuluk, sivil toplum, Medine Vesikası, hilafet, millet, demokrasi, laiklik, kültür, ulus, toplum, kamu, kamusal hayat vb. anahtar terimleri araştırarak ele aldı; bu konuda büyük bir sınavdan geçmekte olan İslamcı bakış açısının genel bir değerlendirmesini yaptı.
ulus devlet batıda dinin rönesans ve reformla devletin ve toplumun hayatından çıkartılması sonucu insanlarda boşta klan ahlaki boşluğun millet ve ulus formuyla doldurulmaya çalışmalarının ürünü olan imparatorlukların tasfiyesin de payanda olarak kullanılan kavram ulus devlet insanları yapay sınırlarla sınırlayan kavramın kritiği yapılmış
Modern ulus devleti ve modernist İslamcı bakış açısını ele alan yazar birtakım kavramlar üzerinden İslam’ın modern dünya karşısındaki durumunu irdeliyor. Fukuyama ve Huntington arasında İslamî argümanlar kullanarak yeni bir sofistik bakış açısı oluşturmaya çalışıyor. ‘Aydın olmak için önce insan olmak lâzım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer . Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan; ‘uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatın bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs…(C.M)’
kitabın ismini içeren içeriğe pek sahip olmamakla birikte akademik bir anlatımın olmaması kitabın sürükleyiciliği açısında bir olumsuzluk teşkil etmektedir
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
akıcı bulamadım
ulus devlet batıda dinin rönesans ve reformla devletin ve toplumun hayatından çıkartılması sonucu insanlarda boşta klan ahlaki boşluğun millet ve ulus formuyla doldurulmaya çalışmalarının ürünü olan imparatorlukların tasfiyesin de payanda olarak kullanılan kavram ulus devlet insanları yapay sınırlarla sınırlayan kavramın kritiği yapılmış
güzel bir açıklamaya sahip…
Modern ulus devleti ve modernist İslamcı bakış açısını ele alan yazar birtakım kavramlar üzerinden İslam’ın modern dünya karşısındaki durumunu irdeliyor. Fukuyama ve Huntington arasında İslamî argümanlar kullanarak yeni bir sofistik bakış açısı oluşturmaya çalışıyor. ‘Aydın olmak için önce insan olmak lâzım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer . Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan; ‘uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatın bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs…(C.M)’
kitabın ismini içeren içeriğe pek sahip olmamakla birikte akademik bir anlatımın olmaması kitabın sürükleyiciliği açısında bir olumsuzluk teşkil etmektedir